ağzına sıçılası komşu modeli

entry292 galeri
    231.
  1. yazın çalışmak için abimin yanına, urfaya gitmiştim. orda belediyenin temizlik işleri müdürlüğünde çöp toplama ve haşere ilaçlamayla ilgileniyorduk. o masa başında, bense dağda gübre ilaçlayıp, karasinek tuzakları kuruyordum. kah ucuz et döner, kah emekçiyle iç içeyken içilen kaçak tütünün zevkiydi derken memnunduk halimizden. tek eksiğimiz vardı, başımızı sokacak bir dam. derken urfanın ücra sayılabilecek bir yerinde, 3 apartmandan oluşan bir sitede 1. katta bir ev bulduk. ev yeni olduğu için, urfa esnafının azizliğine uğramış olduğumuz bir kaç durum haricinde herşey güzeldi.

    bir akşam üzeri, işten yorgum argın gelip, nutellalı lavaşımı yedikten sonra kendimi koltuğa atıp sigaramı yakmışken, birden kapı, kapıyı kırmadan önce ulaşılabilecek en yüksek desibeldeki sesin sınırları zorluyor, kırılmak için çırpınıyordu. neden intihar etmek istediği hakkında en ufak bir fikrim olmasa da, her ne kadar yorgun da olsam, gidip bir konuşayım sevaptır dedim. kapıya yaklaştım fakat o da ne? birileri arkadan kapıya sövüyor, kahrediyordu kapıcağızı. kendisinden özür dileyip mahrem yerini, kapı kolunu tuttum ve vicdan azabıyla çevirdim. aslında mahçup olmamam gerekiyordu, zira ben sadece aradaki gerginliği dindirmek isteyen yorgun bir şahittim.

    kapı saygıyla önümden çıkıp, kenara çekildikten sonra tıknaz, ten rengi siyaha kaçan, ağız dolusu saygıyla karşımda duran bir garip adamcağızla karşı karşıya kaldım. birbirimize saygıyla bağırdıktan sonra, ziraat mühendisimiz erkan abi gelip, saygıyla sürdürdüğümüz tartışmayı çok saygısızca ayırdı. kendime bir tane daha nutellalı lavaş hazırladım, salona gelip perdeyi çektim ve kırmızı çekyata uzanıp bir sigara daha yaktım.

    meğersem adamın derdi, açık olan perdemizmiş. yok efendim kendisi tam karşı binada ailesiyle balkonda oturuyormuş ta, biz de bekar olduğumuz için perdeyi kapatacakmışız. lan it, 45 dereceye varan urfa, bütün gün dağda güneş altındayım, sen insansın da biz değilmiyiz şerefsiz. bak sinirlendim yine. işin sinir bozucu tarafı her evde 2 tane balkon var, rahatsız olduğu halde bizim taraftakini kullanıyor ve her perde açtığımızda kapıya dayandı. işin ironik tarafı da her seferinde ya atletle ya da atlet üstü iliklenmemiş gömlekle geldi kapıya. yazık ama, kapıya da yazık. bir gün dedim neden öbür balkona geçmiyorsun diye, o tarafta da aile var dedi. he tamam ya, aile olan her türlü insan biz hayvanız amk. ama o da değil, karşı aile de urfalı, onlara bir şey diyemiyor. her horoz kendi çöplüğünde öter tabii.

    bir seferinde de babam ziyarete gelmişti, kendisi sigara içmediği için biz de balkona çıkıp içiyorduk. babam balkonlu odada yatıyordu, bende mecbur salondaki balkona çıktım. meğersem balkona çıkmakta yasakmış. uysal bir kişiliğim olduğu için hiç dert etmedim.

    daha sonra diğer site sakinleriyle konuştuk, ulan herkes şikayetçi. ev sahibi de, önceki kiracıma da salça olmuştu dedi. işin kötü tarafı bu adam muhtar. mahalle muhtarı lan. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık. belli bir müddet sonra siktir olup gittik ordan. verdiğimiz depozito da ev sahibinde kaldı ama iyi ki gitmişiz. Belediyeye daha yakın, 6. katta, çok daha güzel bir ev tuttuk. üstelik yakınında bakkal bile vardı. ve tabii, yeni bir kapı, yeni bir hayattı adeta.
    0 ...