üniversitede ilk yılımda kimseyi tanımadığımdan ötürü apart denilen yurt bozması kaçak bir yere yerleşmiştim. odalar iki kişilikti. benim oda arkadaşım karslı bir ülkücüydü. cehaletin vücut bulmuş hali olarak karşımda dururken sorduğum sorulara cevap veremeyişi içten içe canımı sıkmaya başlamıştı. ocağa gitmeye başlamıştı o aralar. at arkadaş dedim, senin biraz okuman gerekiyor. sen iyisi mi beni daha donanımlı biriyle tanıştır. tamam dedi. neyse bir zaman sonra ders çıkışı beni aradı, gel dedi, fakülte reisiyle tanıştıracağım seni. o zamanlar daha örgütlenmemiştim, sadece evde babamın verdiği kitaplar vardı donanım olarak kafamda. fakülte kantinine gittim. karşımda polat alemdarın attan düşmüş, sonrada yüzüne çifte yemişini andıran bir çocuk çıktı. kürt müsün diye sordu. evet dedim. pkklı mısın diye sordu. hayır dedim. ateist misin diye sordu. evet dedim. falan filan neyse. sonunda oturduk masaya. sordum sorularımı. kem küm kem küm derken olay döndü dolaştı sen pkk lısına geldi. kardeş dedim. ne örgütlüyüm ne pkk lı ama nafile. birden toplanmaya başladı etrafımda bir kaç kişi. beşken on oldu. onken yirmi. bi arkadaşım vardı vanlı. yurtseverdi. beni öyle görünce o da arkadaşlarını çağırdı. sonra özel güvenlik falan filan. olaysız dağıldık. akşam eve gittim. at arkadaş evdeydi. dedim karsın meşhur at arkadaşı en donanımlınız bu muydu? diye. sustu. uzun zaman konuşmadık. sonra bir gün benim kitaplarımdan birini istedi. okudu. o da benim gibi komünist oldu. örgütlendi. şimdi yanımda oturuyor. selamı var sizlere.
Not: herhangi bir şekilde ülkücülerin(biz kısaca faşo diyoruz) entellektüel, çağdaş bireyler olabileceklerini düşünmüyorum. kendi varoluşlarında ki tezatları görebilseler uçurumdan atlarlar gibime geliyor.