Saatine baktı yaşlı adam. Sahi niye saatine baktı ki? Alışkanlık olsa gerek.
Sararmış bıyıkları günlük tükettiği sigara miktarını ele veriyordu. Gece olmuştu; gün bitiyordu.
Kamburu dert yumağı olmuş ardını kolluyordu. Elindeki zamana paha biçen makineyi inceledi yaşlı adam.
Gözlerinin etrafında kırışık bir çerçeve vardı. Saatler gerçekten de hızlı ilerliyordu.
Uzaklarda bir hayata bakıyordu dalgalı gözleri. Şuursuz bir rüzgar esiyordu beyaz saçlarından dalgaların çehresine. Karanlığı sarmalayan dolunay mıydı hayallerindeki gelgitin?