neler yapmadık bu vatan için

entry156 galeri
    73.
  1. Bu kadar hızlı bir küreselleşme sürecinde; vazgeçtik 10 yıl sonrasını, 1 yıl sonrasının kasım ortasında nelerin manşetleşeceğini öngörebilme olanağı var mı?
    Elbet yok.
    * * *
    Oysa öngörülemeyecek bir gelecekten kaygılananlar ve kaygılanmayanlar diye 2'ye ayrılmaya başladı dünya.
    Kaygılananlar kesiminde öncelikle nükte, espri, kahkaha kaybolmakta...
    * * *
    Asık surat, aşırı ciddiyet, gülmeyi yadırgayıp, eğlenceli bir karakteri küçümseyerek dizginlemeye kalkma; oksijenini azaltır hayatın.
    * * *
    Uzun yıllar Zonguldak kömür ocaklarında maden mühendisliği yapmış, 1950'de de Demokrat Parti'den Zonguldak milletvekili seçilmiş olan rahmetli dayım Cemal Kıpçak; yaşadıklarını eğlenceli tarafından anlatmayı, taklitler yapmayı seven çok hoşsohbet bir insandı.
    * * *
    Yengem ise bir ilkokul öğretmeniydi ve dayımın çevresindekileri güldürmesine kızar:
    - Cemal, bırak şu komikliği; sen elalemin maskarası değilsin, derdi.
    Dayım da ses çıkarmaz, gülümser, lafı değiştirirdi.
    * * *
    Menderes'in "milletin malını millete iade ediyoruz" diye, Ulus gazetesine el koyduğu dönemlerde; Cemil Sait Barlas, dergi boyunda çıkardığı haftalık "Pazar Postası" gazetesinin son sayfasını, Bülent Ecevit ile bendenize bırakmıştı.
    * * *
    Ecevit'le birlikte "Pazar Postası"nın son sayfasını manşetleri, haberleri, başyazılarıyla bücür bir gazete görünümüne sokmuş; adını da, irice puntolarla "Ciddiyet" diye koyarak; eğlene güle, güncel haberleri alaya almaya başlamıştık.
    O yıllarda, aklımın köşesinden bile geçmiyordu Bülent Ecevit'in bir gün Başbakan olacağı.
    * * *
    Toplumun bireyleri, hem hayatın oksijenini sık sık tazelemeli, hem de ondan kimseyi yoksun etmemeli.
    Şöyle çevreye; yüreğinde sürprizli şaka yumakçıkları kıpırdayıp duran Şafak Barış'ın gözlüğüyle baktığınızda, neler ve neler görmezsiniz ki...
    * * *
    Örneğin, bazı servis minibüslerinin arkasında "Bir hata yaparsak, şu numaralara iletin" diye yazıyor ya...
    Bir minibüs şoförü de arabasının arkasına şöyle yazmış:
    "Bir hata yaparsak aramızda kalsın".
    Bizim Şafak görür böyle şeyleri.
    * * *
    Yine onun gözüne takılan bir duvar yazısı:
    "Vatan size, kızlar bize emanet"
    * * *
    Hızla değişen ve insanların sevmedikleri işleri yapmaya mahkum edilmesini, gitgide kaldıracağa benzeyen bir dünyada; eğlenceli bir yaratıcılık ağır basmaya başlıyor.
    * * *
    Eğlenceli bir yaratıcılık...
    Eğlenceli bir yaratıcılığın egzersizlerine de şöyle bir göz atalım.
    Aret Demirkazık da, internette dolaşan "sokaklarda rastlandıkça çekilmiş birtakım garip yazılı duyuruların fotoğraflarını" toparlamış.
    * * *
    işte birkaç örnek:
    Bir kapı kıyısındaki duvara majiskül harflerle kırık dökük yazılmış bir duyuru:
    "KiRALIK
    CENENETOR"
    * * *
    "Bu Ev Kopile Satılıktır"
    * * *
    "BÖCEE
    iLAÇLAMA
    ve bir telefon numarası"
    * * *
    Öyle seziliyor ki, "dünya vatandaşlığı"na doğru adımlar atıldıkça; monoton çalışmaların ve "mevki sahibi" olma çabalarının yerini, hobilerden yükselen renkli fıskiyeler alacak.
    Ve küçük yaşlarda eğlenceli meraklar keskinleştikçe; "bilgi toplumları"nın da radarları, buzlanmış beyinlere görkemli bahçelerin kahkahalarını sunacak.
    * * *
    Bazen biraz rahatlamak için, şimdiden yapılabilir bazı eğlenceli katkılar da; örneğin bir dostun kendi sorduğu soruya; yine kendinin verdiği şu yanıtlar gibi:
    Ankara neden soğuktur?
    "06" olduğu için
    * * *
    Hangi kalemle yazı yazılmaz?
    Kontrol kalemiyle
    * * *
    Dişleri dökülürken hiç ağrı çekmeyen nedir?
    Tarak
    * * *
    Yüzyıllardan bu yana tekrarlana tekrarlana buzlanmış beyinsel bir konformizmi kırmak ve küçük meraklarla yaratıcılık ufuklarını açmaya çalışmak kolay değil.
    Kolay değil Bal Mahmut'ları, Sakallı Celal'leri, Ercüment Ekrem'leri geri getirmek.
    * * *
    Olsun, denemekten de vazgeçmemeli.

    çetin altan
    0 ...