11 yaşındayken terketti beni, umurunda mıydım? hayır, tıpkı benim de umurumda olmadığı gibi..
o yaşıma kadar her sabah beni uyandırırdı, kahvaltı mı da hazırlardı ve evden beraber çıkardık.
terkettiği günün ertesi sabahı, bu sefer kendim uyandım ama bu sefer kahvaltı yoktu, ben de yemedim anasını satayım. giydim okul kıyafetlerimi, bu kez ütüsüzlerdi ben yine de giydim amınakoyim.
salon bu kez soğuktu, daha düne kadar sıcakken..
bir anda hüzün bastı feryat eden minicik kalbimi, kalbim artık sanki kan değil gözyaşı pompalamaya başlamıştı.
o an gözümden düştü yaşlar, bilmiyorum tutamadım kendimi.
doğalgaz sobasını açıp ısıttım içeriyi lakin içimi değil. içimi ısıtamadım, içim üşüyor ve titriyordu.
ellerim ise gözyaşlarımı silmekle meşguldü, beynim yarınlarımı düşünüyor, kalbim ise halen gözyaşları pompalıyordu, kirli göz yaşlarını..
o gün büyümüştüm ben, o gün koca bir adam olmuştum sanki, kalbimde yarabantları vardı.
dindirmeye çalışıyordum bu amansız kanamayı.
3ncü ya da 4ncü gündü artık hatırlamıyorum. evdeki dolaplardan birisinde bir fotoğrafına rastladım ve doyasıya ağladım, kalbimdeki yarabantlarını çıkartmış ve artık dindirmeyi de bırakmıştım "al ulan al ne halim varsa" gör dedim.