Ben 5 yaşındayken çitoslardan promosyon kartlar çıkardı. Hala var gerçi ama bizim zamanımızda o promosyon ürün o kadar büyütülür, dallandırılıp budaklandırılırdı ki tüm çocukların hayali olup çıkardı. Kazananlar, bi' türlü çıkaramayanlara hava atar, mahallede statü kasardı. Ben de sonunda çitosumdan çıkan kartla haftalardır hayalini kurduğum kırtasiye setini kazanmıştım. Aldım hemen kartı elime, -annemin arkadaşındaydık o sıra, onların da bi karşı komşusu vardı, kızları vardı iki tane, biri benimle yaşıttı adı Tülay- bacaklarımı popoma vura vura hemen gittim Tülaya göstermeye, mutluluğumu paylaşmaya. Koştum bastım zili, o zaman da meşhur kuş sesli ziller. Bekledim kuşu, kuş öttükçe heyecanım artıyordu, bugün piyango haberini vermeye nasıl gideceksem öyle işte. Annesi açtı kapıyı, aldı odaya, çekyata oturttu beni."Tülay tuvalette bekle biraz" dedi elinde tığı danteliyle uğraşırken. Ben de bekliyorum ama zaman geçmiyo ki anacım. "Tülay artık çıkmayacak mı" dedim başladım hevesli hevesli anlatmaya kazandığım kırtasiye setini, içindeki kokulu silgiyi filan ki daha almamışım seti, elimde sadece "tebrikler kazandınız" zımbırtısı var. "Versene bir bakayım" dedi , uzattım. Hiç bir şey demeden aldı ve elindeki dantel poşetine attı kırtasiye seti kazandığım kartı.Başka hiçbir şey olmadı, beni eve yolladı... O gün akşam orospu Tülay annemin arkadaşının evine geldi - karşı daire zaten- elinde kırtasiye setiyle, seti bana gösteriyor, "bak" diyor "ben kırtasiye seti kazandım". "Kokulu pembe silgiyi de ablamla bölüştük"... O günden beri Tülaydan ve annesinden nefret ediyorum. Bir kadın bunu neden yapar? Daha da önemlisi bir anne bunu nasıl yapar? Ki benim babam bile yokken. "Bir de ben vurayım götüne şunun" demek için mi, ya da anneme veya kaldığımız yerdeki arkadaşı Hanife teyzeme duyduğu herhangi bir duygusunu benim üzerimden çıkarmak için mi? Ne olursa olsun küçük bir çocuğun mutluluğu neden çalınır ki?