2 film 4 oyuncu.. rol arkadaşımla birlikte.. düşüşüm beton falan değil..
küçük sophie büyük julien, büyük sophie küçük julien..
hangisi hangisiyken daha farkında ki oyunun, uyumun, duyumun gerçeklikten bir uyku ötede olduğunun..
"sophie'yle ben o gece 10 yıl uyuduk.."
..sonra biraz zaman geçer ve tersinin bu dünyada işlemediğini anlarsın. yani yollar yani duman, yani dönemeçler yani kül.. hepsi biraz biraz geçer içinden ve yoktan seçmeli bir sorunun yüzde ellilik ihtimaline tırnaklarını geçirirsin, ya o dur, ya da diğeridir, ya vardır, ya yoktur ya işte düş..
"-sev beni
+varım
-bu, senin için bir oyun mu?
+hayır, bir iddia. sen söyledin."
-özür dilerim, yanlış anladım. otobüsü kaçıracaksın."
es'rik işte hep, es'in kendini doğradığı yerde, notada durak, orada dur-ak, nereden geldiği belli olmayan o tüy hafifliğindeki sese adımlarını uydurmak..
"hayatım, beşinci senfoninin tahtada tırnakla çalınmasıydı.."
olmuş, olan, ve olacak olan'a dair bir kaçak yaşama yergisi..
"bugün bana yetiyor halbuki. bu şekilde senelerce devam edebiliriz diye düşünüyordum."
hem mesela gün ağaracaktı sonra, sonra, kul aşıkları kurulayıp yerine koyacaktık, sonra parmak izlerine bakacaktık gün ışığında ki; bir bakacaktık; çimentoda donmuş adımız.. ^l^
"sen bir diktatör, ben bir kayısılı turta olacaktım.."
sonra işte hep bir şeyler delecekti içimizin yerini göğünü, "trenin altında kalmaya hep hazır", "250 yapan bir arabada asla 60'ı aşmamak" tütsülü bir şeyler..