MEHMET KAPLAN
[ZAMAN ÜSTÜ YAZILAR] Midas’ın Kulakları
Gizli ve kapalı cemiyetlere mensup olanlar çevrelerinde şüphe uyandırırlar. Çevre, böylelerine itimat etmemekte haklıdır. Zira gizli ve kapalı olan, herkesin bildiği veya inandığı şeylerden farklı bir inanç ve hareketi saklar. Emniyet verici hakikatlerin hepsi açıktır. Çevrelerinde emniyet duygusu uyandırmak isteyenler gizli ve kapalı işler yapmaktan sakınmalıdırlar. Nesimî ne güzel söyler:
Sırr-ı ezel oldu âşikâra
Âşık nice eylesin müdara!
Umumiyetle cemiyete zararlı, kötü veya ayıp şeyler, kumarbazlık, fuhuş, suikast, şahsî çıkar veya pislik gizlenir ve örtülür.
iyi, güzel ve doğrunun başlıca alâmeti, “açıklık”tır. Herkes tarafından kontrol edilebilen fikirler doğrudur. Kontrol edilemeyen her şeyden şüphe etmek lâzımdır. Bir fizik, matematik veya kimya âlimi, bulduğu gerçeği gizlemez. Bilâkis herkesin tecrübesine sunar. Dünyanın her yerinde en şüpheci kafaların kontrol edebileceği hakikatler “üniversel hakikatler”dir.
Sanatkârlar da güvendikleri eserlerini halktan gizlemezler. Mutasavvıflara göre Tanrı herkes tarafından bilinmek ve sevilmek için varlığını bin bir şekilde ortaya koymuştur. Varlık insanoğlunun etrafında sonsuz olarak uzanır. Git gidebildiğin kadar. Su, ışık, ağaç, ot, görmesini bilenler için mikrop, her şey “açık”tır. Descartes’a göre “açık ve seçik” olarak idrak edilen her şey doğru ve gerçektir.
insan zekâsı, kendisi için gizli ve kapalı olan şeyleri açmağa çalışır. Açmak, fethetmek demektir. Gerçi gizli olan şeylerin hayali tahrik eden bir çekiciliği vardır. Fakat bilinince gizlilikten doğan o esrar havası kaybolur. Dikkat edilirse gerçek bilim adamları, gizli şeylerden ziyade açık şeyleri incelerler. Dünya, Güneş, su, maden, nebatlar... ilimlerin konusunu herkesin bildiği şeyler teşkil eder. Gizli ilimler, Ortaçağ’a mahsus vasıflar taşırlar.
Ortaokulda iken ruhlara merak sardım. Bu merakla “ruhiyat” (psikoloji) kitaplarını hatmettim. Gördüm ki bunlarda ispirtizmacıların karanlık odalarda masalarına çağırdıkları ruhlardan eser yoktur. O zamandan beri bir daha beni korkutan ruhlar âlemi ile meşgul olmadım.
Sosyal sahada da açık olan her şeyin doğru ve sağlam olduğuna kaniim. Kasap veya bakkal bir şeyi size sırtını dönerek veriyor veya tartıyorsa, hile yaptığından şüphe etmekte haklısınızdır. Her şeyi açık olarak gösteren ve tartan esnaf, emniyet uyandırır. Demokrasinin diktatörlüğe üstün oluşu, her şeyin meydanlarda, kürsülerde, gazetelerde açık açık tartışılmasındandır. Bir göz yanılabilir, on göz, bin göz daha az yanılır. Değerli şair Sezai Karakoç’un deyimi ile “hakikat sekiz köşelidir”. Herkes bulunduğu yerden hakikatin sadece bir köşesini görür. Hakikati yalnız bir açıdan gören ve onun mutlak gerçek olduğunu iddia eden diktatör aldanmağa ve yok olmağa mahkûmdur. Diktatörlükler hakikate değil, yalana ve silâha dayanır. Diktatörler, bütün çirkinliklerini gizlerler, yalan söylerler, kendi yalanlarını doğru göstermek için etraflarında dalkavuk ararlar; hakikati söyleyenleri sürerler, öldürürler. Fakat hakikati uzun müddet gizlemek imkânsızdır. Yalana kuyular bile dayanmaz ve kendilerine emanet edilen sırrı “Midas’ın kulakları eşek kulakları” diye haykırır ve ifşa ederler.