oysa

entry15 galeri
    6.
  1. gölgeliğin orda bir "oysa" gördüm sanki. başka bir şekilde de olabilirdi. "oysa" biriktiririm ben. ilk göz ağrımdır. kırpıp kırpıp oy(s)alarım onları, yakamda çengellidir çok erkenlerden beridir..

    kırıktır oysa, döküktür, "aslında ben" dir, "düşündüğün gibi değil"dir, "açıklayabilirim"dir, yanlış anlaşmanın kıyısına vuran yosundur, med-cezirin o fırtına çekişmesine figüran bir albatros'tur. oysa ne çok biriktirmiştik ne çok keşke'ye bölmüştük oysa'yı..

    tek başına lirik bir senfoni'dir, ancak icabında pastoral bir senfoni, hatta hatta epik bir dram bile olabilir. oysa, bir çatlağın kopmayla, kırılmayla sonuçlanmasıdır. dıştan bakıldığında eziklik duygusu verir okuyana/duyana, ama işin aslı öyle değildir. bir şey'in arkasından umut sahibi olabilmek için o şey'in bitmiş olması gerekir, muâllaktaki durumlar insanı umutsuzluğa sürükler, oysa, o bitmişlik durumunun ardından söylenen son sözdür, o bitmiş duruma dair bir daha bir şey söylenemez. oysa bitiş'in son sözü iken, aynı zamanda yeni ve esaslı bir başlangıç'ın ilk sözüdür. girizgâh'tır. en iyi bestecinin en güzel enstrümanla çaldırdığı saz eserinin taksim'idir. oysa sorunsuz olabilecek denli yüzeysel de değildir. hassasiyet deposudur. kırılgan'dır. dışından sönük, içinden uyanık, içinden derin, içinden duyarlı'dır. oysa kendini varlığıyla bildiren bir yokluk'tur. "oysa" pek cömert ve merhametli olmayan bir tesadüf'tür (bu cümleye hayatınızda hiçbir cümleye vermediğiniz kadar önem verilmeli, başka hiçbir cümleyi bu cümle kadar önemsemeseniz de olur, çok, mayın'dır bu cümle, ya ölürsünüz, ya yaşarsınız, başka yolu yoktur). bu nedenle oysa'ya ehemmiyet vermek gerekir, onu herhangi bir kelime, herhangi bir kelâm, herhangi bir nida gibi algılamamalıdır, ona gereken önemi göstermelidir, kuru ve serin yerlerde saklamalıdır, son kullanma tarihinden sonra tüketilmelidir..

    olan, somut, renksiz gerçekliğin dışında duran, havada süzülerek dolaşan "farklı olasılıkları" imleyen, biraz kırık bir yüz ifadesiyle dillenilmesi gereken kelime... bir tür dans gibi, vokal gibi, epigraf gibi, mizansen gibi...

    oysa bizim yüreğimizin, "bir tahtası eksiklerin" yüreğinin tercümanıdır. "oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin" "oysa allah bilir bugün iyi uyanmıştık" "oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu" "oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya" *

    "oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim" "oysa yapacak ne çok şey vardı" "oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir" "oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık" "oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından bakarken dünyaya, yangınlarla bayındır kentler gibiyim" "oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar" *
    "oysa ne güzeldi o, eski fransız şarkılarıydı biraz örneğin biraz coupable, örneğin biraz si l'amour existre encore oysa ne ılıktı o, sincaptım onda gözleri korku dolu! tavşandım onda kurtların kovaladığı! vurulmuş, tam yüz yerinden vurulmuş ceylandım! dışarı fırlayıp havada asılı kalmış yunustum kollarında! oysa ne uzaktı o, bir denizci gibi elimi siper ederek bakabilirdim ateşten et, etten ateş yüzüne! yüzüne yuvarlandım ben onun ateş eden yüzüne! gitti! *

    oysa o yorgun ve ormansızdı! oysa onun bineceği ve uzaklaşacağı atlar hazırdı; doğaya takılmış bir nazar boncuğuydu bedeni kıvrakyeşilfaziletli" *

    "oysa ben içimdeki kandili söndürecektim" "oysa onun sevdiği onda elbette kendi hayalidir" "oysa sevişmek güzel çalışabilmek iyi" "oysa yürek nurdan kocaman bir yıldız" "oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm" *

    "oysa hiçbir anının birbirine benzemediği, körkütük bir hüzün gereksinimi, birkaç da sevgi; bir kentle beraber- onlar da- eskidi gitti." *

    "oysa neden sözcüklerden kan sızar" *

    "oysa ben sana neler adamıştım, içli şarkılar kırık ezgiler, yüreğimden süzülüp gelen"..*

    "oysa içimden kopan bir sen değilsin umutlarım anılarım inançlarım var kendine gülümseyen bir halim olsa da için için akan gözyaşlarım var" *
    "oysa, şimdi kalbindeki ateşi söndür öldür unut gitsin diyorsun" *
    "oysa ben, yaşanmamış sevdalarda, yarım kalmış duygularda ve çığ tutmuş umutlarda" *
    "oysa ellerin benim en sevdiğim çiçeklerimdi.." *
    "oysa ben seni tüm yalanlardan daha çok seviyordum" *
    "Oysa ki seninle güzel olmak var
    Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi" *
    "Oysa pencerelerden sarkan ışıklar bile
    Herbiri başka başka
    Acılar başka başka"

    "Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
    Oysa güneş pek batmadı senin evinde
    Söyle
    Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç."

    "Kim görürdü o yolcuyu, yani kim farkederdi beni
    Sıradan acılardır çünkü bütün ilgileri toplayan
    Oysa sıkıntıyı buruşuk bir iç çamaşırı gibi saklayan
    Bu kımıltısız gövde
    Görülmemiştir ki hiç görülsün şimdi"

    "Oysa bambaşka şeyler olmalıydı ağaçta
    Kazılmış, oyulmuş yerlerinde ağacın
    Buruk mayhoş, daha çok da bir zehir tadındaki
    Bir şeyler olmalıydı."*
    ne güzel işte "oysa"lardan bir der ya...

    ben gittim oysa kalabilirdim...
    kafamı ani bir hareketle öne eğdim oysa tam karşıya bakabilirdim...
    sustum oysa tüm hepsini söyleyebilirdim...
    tüm hepsini söyledim oysa susabilirdim....
    oysa orada durdu, oysa ne konuştu ne de sustu...gerçekliğin içinde en katı gerçeklik olarak durdu oysa tüm olasılıkları da barındıran oydu...oysa ne gitti ne de kaldı...oysa bi'şey yapmalıydı yapmadı...k.
    1 ...