korkarak yasayan ve korkuyu sinesinin içine gömen kişiler her zaman sapa oturmakla mükelleftirler.
tamam insan yaşlanip, sismanlayip ve saclari boz bir renge dönüstüğü vakit gözlerinin arkasina bir korku yerleşir. o korkudan korkmaz aslinda sadece korkunun farkedilmesinden korkarlar.
ama işte yasam denilen mapushaneye düstüğünüzden beri geberene kadar güneşin cevresinde bir cok defa döner dünya.
ama işte bu mapushanede bitecekse neden kaybetme korkusu ile hayatimizi bok eyleriz?
her merhabanin elveda oldugu bir carki felekte hep kendimizi varsaydiğimiz korkular zehirleriz?
atom bombasi hirosima gibi kendimizi bir enkaza ceviririz kuruntular ile.
bogazlanan bir cocugun kani gibi akar gider zaman.
ne demiş yunus emre:
'ne varliğa sevinirim ne yokluga yerinirim.'
bu mertebeye daha ulasamamişak harbiden haybeye yasiyoruz.