zamanın su gibi * hızla akıp geçmesine sitem ettim uzun zamandan beri ilk kez. ne esen rüzgâr, ne de durmak bilmeyen yağmur günün güzel geçmesine engeldi. uzun zamandan beri tanıyormuşum hissi veren sen güzel insan, sonunda aynı metrekarede konuşabilme şansını yakaladık, ısrarla çalan telefonlara aldırmadan. *** yağmur manzaralı, sıcacık turuncu bir mekanda bir hayat tanıdım, değerliler kümesinde büyükçe bir yer kaplayan. "iyi ki" cümlelerini sıraladım o anlatırken, kederle karışık yaşama sevincini gördüm gözlerinde, ve insanı gördüm. en saçmaladığım anlarda bile yanımdaydı, gülüyordu. elektrikler kesildi, yağmurda çoraplarımıza kadar ıslandık, bilmemkaç sigara içti kendini bilmez, bi ara beni kaybettiğini sandı... bunlar sadece madde madde somutlayabildiklerim. asıl başka şeyler var gördüğüm, hissettiğim. adamdı o, bu kavramın içini hakkını vererek dolduran biriydi. onu tanımayan herhangi biri bile yanından geçerken görse gözlerindekini, anlardı zaten bu gerçeği. gerçi üç buçuk ay hapis yatırırım seni gibi tehditlerde bulundu; ama ona üç numaralı bakışımı henüz yollamadım, yollarsam kıyamaz kardeşine, di mi ağbi? *
yukarıdaki paragrafın ana konusu nedir?
cevap: aura, insanetiyle çok güzel bir zaman dilimi geçirmiş, bir de onu çok sevdiğini söylemek istiyormuş. sevgiler, saygılar. *