farkında olmadan bir zamanlar elimizden kayıp giden bir şansı tekrar yakaladığımızda, ona sıkı sıkı sarılmamızı tavsiye eden camel şarkısı. bu defa göz ardı etme, kaybettiğin şansı tekrar yakaladın bak ve bu sefer bırakma onu, boşlukları doldur. yaşımız büyüdü artık, aldığımız dersler sayesinde daha bilge insanlarız, öyle olmalıyız, aynı kalamayız. eğer çok geç kalırsan parmaklarının arasından kayıp gider yine, her şey senin elinde, tereddüt edersen kaybedersin. fingertipsten sonra gelen missing bu uyarıyı tekrar yapıyor. haydi kendine gel, daha burada mısın?, bak yine gidiyor. der gibi. oldu da bu uyarıyı da dikkate almadığımızda yüzleşeceğimiz hüznü bir sonraki şarkı anlatıyor, after words. sözün bittiği yer gibi. öylesine hüzünlü fakat pişmanlığa tahammülü yok bu sefer. sen böyle istedin diyor gibi, şimdi hayatına devam et bildiğin gibi. ve bir daha uyarmıyor çünkü bir daha sana şans sunmuyor.
ben bu defa fingertipste kalmayı seçtim, onu dinliyorum. uyarıları her zaman dikkate alarak, pişmanlığa mahal vermeden.
andrew latimer ve susan hoover bu şarkıyı yazarken tam olarak neler hissettiler, hangi hisler üzerine böyle bir eser ortaya çıkardılar bilinmez ama bende uyandırdığı hissiyat bu şekilde velhâsıl. şarkının yer aldığı stationary traveller, konsept bir albüm. odak noktası, almanyanın doğu ve batı olarak parçalanmasının ardından iki bölge arasına inşa edilen berlin duvarı ve doğudan batıya geçmek isteyen insanların bu duvarı aşma mücadeleleri. albüm üzerine söylenecek o kadar çok şey var ki, başyapıt demek bile az geliyor. stationary traveller yayınlandıktan 5 yıl sonra berlin duvarının yıkıldığı bilgisini de ekleyip sahneden iniyorum.