yaşamanın vermiş olduğu derin ızdırap

entry6 galeri
    1.
  1. hani derler ya, ben doğarken ölmüşüm veya yaşayan ölü ifadesi aynen öyle.

    yaradan tarafından yaşam ile cezalandırılmak... yeme, içme, oksijen tüketmek zoraki. veya bunları yapmamanın bir seyi değiştirmeme hali... kalp atışı, kan akışı, soluk alışverişi her şey batıyor. her gün hayatın kötü yüzünü gördükçe kusuyorum. fiziksel olarak pek iyi durumda değilim. çeşit çeşit hastalığım var. ve bunlarla eklenerek, yaş neredeyse 30 olacakken dünyayı anlamsız bulmak. daha ötesinde ne olacak? eşim, çocuğum, torunum, emeklilik ikramiyem, daha fazla borçlarım, taksitler, kalp hastalığım, şeker, prostat vs çok mu lazım bunlar ? veya yeni bir deneyim mi olacak bana. hem kahraman-idol belediklerimiz ya bu yaşta öldüler ya bu kadar daha yaşayıp ikinci devreyi de gördüler. elden ayaktan düşmeden bir an evvel gitmeli.

    dünyaya, çevreye, kendisine faydası olmayan bir insan neden yaşar? kader mi diyelim yoksa bir başka bilinmezlik mi bulalım? maddiyat desek mesela para, para için yaşayan insanlar cennete yine de ulaşacaklarsa bu dünyada üç kuruş için ölenlerin suçu ne? bilmiyorum. bir şey bilmek değil siktir olup gitmek isterken yerimde saymam veya gerilememden dolayı sadece düşünüyorum. hem de birçok insana saçma gelecek her şeyi.

    imkanım olsa azrail i satın alırdım.
    her şey benim kontrolümde olacak. ve o, emrimi uygulayıp azad olacak.

    ceza veya hediye olan bahşedilmiş bu hayat çok fazla. üstü kalsın.
    1 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük