türkiyeyi ve türk halkını (türkü kürdü çerkezi lazı fark etmeksizin) özetleyen kampanya.
dünyanın en pahalı saraylarından birisi, hukuka aykırı olarak ormanın ortasına dikiliyor. kimsede çıt yok. hatta neredeyse alkış kıyamet.
milyonlarca dolarlık yolsuzluklar yapılıyor, rüşvetler dönüyor. milletin verdiği tepki şu: "para benim değil mi? helali hoş olsun. çalıyorlar ama çalışıyorlar da."
memlekette kamu malını sömürmek, hatırla, rüşvetle ihale kapıp ihya olmak artık gelenek olmuş. bu adamlara kimse bir şey demiyor. bir iş adamı canlı yayında "denizden kum çektik, bina yaptık" diyor, diyebiliyor. aynı adam magazinle, şununla bununla millete sempatik gösterilmeye çalışılıyor. kimsede çıt yok.
ama öğretmenin maaşına dil uzatmayan yok. neymiş, az çalışıyorlarmış. neymiş, tatilleri çokmuş. neymiş, kebap bir işmiş. en düşük öğretmen maaşı 2 bin 200 lira aylık. senelik 26 bin 400 lira yapar yani. türkiyenin kişi başı yıllık milli geliri 18 bin 760 dolar. yani neredeyse 40 bin lira yapıyor.
siz bizimle taşşak mı geçiyorsunuz lan? kaldı ki eğer bu öğretmenin karısı çalışmıyorsa, bir de çocuğu varsa kişi başı yıllık gelirin 4te birine falan düşüyor. mal mısınız evladım siz? kafa tasınızın içini samanla falan mı doldurdular sizin?
saraylar dikenlere, halkın malını gasp edenlere çıkarın sesinizi. mazlumdan hak istemeyin. benim maaşım neden bu kadar düşük diye soramayıp, onların maaşı niye bu kadar yüksek diye isyan ediyorsanız; siz iflah olmaz, katıksız bir malsınız demektir.
peşin not: yakın akrabalarımdan hiçbirisi öğretmen değil ve ben de öğretmenlikle herhangi bir şekilde ilişkili değilim.
