bu hafta yine olayı patlatmıştır. her okuyucu kendince kendi dünyasına göre birşeyler anlamaktadır.
burada benim aklımda canlanan ufuk açıcı olan ise (lan durun dalga geçmeyin) şu oldu...
mükemmeliyetçi insan...
bu insanlara hiç bir şeyi beğendiremezsin. yani herşeyi dört dörtlük olsun ister.
ama hayat öyle mi değil tabi ki... aksaklıklar kusurlar hatalar vs.
ne yaparsanız yapın bu insanları tatmin etmek mutlu etmek mümkün değildir.
burada kafamda şöyle bir lamba yandı. ak ampul değil...
kızlar genelde çok okur her boku bilirler. kitapta yazanlar hayatın aksaklıklarını kabul etmez, herşey
dört dörtlük şartlar altında yazılmıştır. çok okudukları için kafalarında şekillenen ise herşeyin
tam olmasıdır. böyle olmayınca da suratları asılıyor hayat ile kurgunun kitapta yazan ile hayatın
aynı şey olmadığını idrak edemiyorlar... etme zamanları ise kırk yaş üzeri...
genelde evlenmek isteyen erkekler kadının okumamış olanını cahil olanını tercih ederler,
onlar bir şey bilmez kocam ne derse o olur derler yönetmek daha kolaydır.
adamın ömründen ömür götürmezler...
tabi ki bunlar tercih meselesi... bunun tersi olması durumunda ise kadını mutlu etmek mümkün değil...
mutlu olmanın küçük şeylerden tat almanın yollarını öğretmek gerekir aslında...
özetle lezzetli bir otisabi olmuş emeği geçenlerin ellerine sağlık...