neler yapmadık bu vatan için

entry156 galeri
    68.
  1. ismet Paşa'nın "Milli Şef" olarak manşetleştiği yıllarda, Ulus gazetesi yazarlarından Nurettin Artam'ın, Karpiç lokantasındaki özel amerikan-barda yakın dostlarına anlatmaktan hoşlandığı bir fıkra vardı.
    * * *
    Eski zaman paşalarından birinin konağına yeni bir aşçı çırağı gelmiş.
    Çırak, mutfağın penceresinden kümesin tellerle ayrılmış özel alanında dolaşan değişik türdeki tavuklara bakarken, tepeli tavukları merak etmiş ve aşçıbaşıya sormuş:
    - Bunlar nedir usta, diye.
    Aşçıbaşı:
    - Bunlar onlardır, demiş.
    - Ya tepelerindeki nedir öyle?
    Aşçıbaşı:
    - Onlar, demiş; bunsuz olamazlar.
    * * *
    Çırak, tepeli tavukların cinsini de merak etmiş:
    - Usta, cinsi ne bu tepeli tavukların?
    Aşçıbaşı:
    - Onu Paşa'ya sormak gerek, demiş.
    - Paşa bilir mi peki?
    - O da bilmez ama, dediği dediktir.
    * * *
    Sanatsal gücüne güvenen Avustralyalı bir film yönetmeni var, Baz Luhrmann.
    Shakespeare'in "Romeo ve Jülyet"ini, diyaloglarını hiç değiştirmeden, günümüzün motosikletli, otomobilli, kafeteryalı ortamında canlandıran bir film yaptı.
    Filmi seyrettiğimde, Luhrmann'ın sanatsal cesaretine birkaç "bravvo" çıktı ağzımdan.
    * * *
    Keşke bir başka filmde de, bundan 23 yüzyıl önce yaşamış olan Epir Kralı Pirüs'ün siyasal hayatı, günümüz ortamına uygulansa...
    Kral Pirüs, o zamanki savaşlarda tanklar yerine kullanılan filleri sayesinde, Romalılara karşı 2 zafer kazanmış; ama bu zaferler kendisine o kadar pahalıya mal olmuştu ki, sonunda iflasa neden olan başarılara "Pirüs zaferi" denmesi, bir "deyim" halini almıştı.
    * * *
    Kral Pirüs'ün çevirip durduğu siyasal dolaplarla, binbir ayak oyununu günümüzün ortamında bir kez daha izleyebilsek.
    Ve bir kez daha izleyebilsek kazandığı zaferler nedeniyle, nasıl perişanlığa düştüğünü.
    * * *
    Politika tarihinin boş gaz tenekelerinden ibaret çöplüğünü biraz daha tıngırdatalım mı?
    Örneğin, "tarihte en uzun isimli politikacı kim" diye bir araştırma yapsak.
    Acaba karşımıza 1821'de Avusturya'nın Başbakanı olan Prens Meternih mi çıkar?
    Almanca tam adı şöyle:
    Klemens Wenzel Nepomuk Lethar Fürst Von Metternich - Winneburg - Beilstein.
    * * *
    Coşkulu bir film yönetmeni, eğlenceli bir hale getirebilir tarihteki siyasal liderlerin, ne tür bir cambazlık yapayım derken, kaç milyon insanın ölümüne neden olduğunu.
    * * *
    Bakın işte Pakistan da fokur fokur kaynamaya başladı.
    Dünkü Milliyet'te Tuğba Tekerk'in bir haberi vardı. Dünya Ekonomik Forumu, "Küresel Cinsiyet Uçurumu 2007" raporunu açıklamıştı.
    O raporda "Kadın-erkek eşitliğinde durum"u gösteren bir de liste bulunuyordu.
    128 ülke arasında Pakistan 126'ncı sıradaydı.
    * * *
    21. yüzyıl ve küreselleşme süreci, "köylü-kentli" zıtlaşmasını iyice ön plana çıkarmaya başladı.
    Sözü edilen listede, Türkiye de 121'inci sırada.
    * * *
    "Yönetim saltanatı"ndan, "üretim saltanatı"na geçememiş; hem köylü ağırlıklı, hem de kendi uğraş ve meslek alanında evrensel kalitedeki kadroların cılız olduğu ülkelerde, çalkantılar artıyor.
    Ve birtakım tabularla dogmaların, hamasi kükremelerin arkasına sığınmış nutukçular; kendi aralarında belalı didişmelere doğru yoğunlaşıyor.
    * * *
    Hadi yine şakacıktan tıngırtılı bir soru soralım:
    Acaba petrol fiyatlarının artmasına, bizdeki bayrak satışlarının yaygınlaşması da neden oldu mu?
    * * *
    Enseyi karartmayın.
    Politik dırdır salatasından usanınca, en iyi avuntu; "bal tutan parmağını yalar" atasözüne belgesel bir film senaryosu düşünmek.
    Öyle bir filmin kaç saat, kaç gün, kaç hafta, kaç ay süreceğine ise artık siz karar verin.
    * * *
    Önüne gelenin, "vatana, millete hizmet etme aşkıyla yanıp tutuşması" boşuna mı?
    Ah keşke nutuklarla demeçlerde çok yanıp tutuşmasalar da; ateşler de düştükleri yerleri bu kadar çok yakmasa...
    Üstelik 3200 belediyemizdeki itfaiyeci örgütlenmesinin durumuyla da, kimse ilgili değilken...

    çetin altan
    0 ...