öncelikle: tanımıyorum. kim olduğunu, hayatını bilmiyorum. ama sözlüğe değer veren, sözlükle ilgilenmekten keyif alan biri olduğunu düşünüyorum.
herkesin bir keyfi vardır. bazılarımız pul koleksiyonu yapar, bazılarımız arkadaşlarıyla batak oynar, bazılarımız sevgilisiyle alışverişe gider, bazılarımız pes atar, bazılarımız menajerliğin başından kalkmaz, bazılarımız kitap okumaktan keyif alır. her insanın farklı düşünceleri, farklı hobileri vardır. herkes aynı değildir.
kimisine iyi bir fikir olarak gelen kimisine kötü bir fikir olarak gelebilir. mesela rüzgar sörfü, bungee jumping yapmam, uzakdoğuyu dolaşmak için istek duymam, arkadaşlarla oturup alkolden bayılacak kadar içmem. çünkü sevmiyorum. ama saatlerce menajerlik oynayabilir, sözlüğe takılabilir, dizi izleyebilir, yazabilirim çünkü ben böyle iyi ve rahat hissediyorum.
dedektif arkadaşımız da belli ki sözlükte zaman geçirmekten, sözlükle ilgilenmekten keyif alıyor. kime zararı var ? kimseye yok. onun gammazlama aparatının da, benim football manager 2015' de kafa patlatmamın da zararı yok. güzel kızlarla diskoya, bara gidip bir bidon alkol tüketen fırlamanın da kendi hayatı ve keyfi var, bizim de. biz sözlükte, evde rahatız. sürekli dışarıda olmak ilgimizi çekmiyor.
sevdiğini yapmaya devam etmesi konusunda desteklediğim yazar. bizim hayatımız, bizim seçimimiz...
not: bu entry kimseye yanıt vermek üzere yazılmamıştır. sadece uzun süredir canımı sıkan tuhaf önyargılar, kemikleşmiş düşüncelerin şahsımdaki birikiminin etkisidir.
herkes, suç işlemediği müddetçe, istediği hayatı yaşamakta özgürdür. evde olmak da tercihtir, dışarıda kahkaha atıp alkol almakta...