emine ülker tarhanın kurduğu parti. kendisinin bir parti kuracağı zaten biliniyordu. çok da sürpriz olmadı. eğer önümüzdeki seçimlere kadar anketlerde bekledikleri kıpırdanmayı başaramazlarsa ve seçime katılmama kararı alırlarsa; bu da sürpriz olmaz benim için. hatta umarım öyle de olur.
emine ülker tarhanın fikirlerine ve türk siyasetini çekmek istediği yöne hiç mi hiç katılmıyorum. ancak yine de meclisteki çok değerli vekillerden birisiydi kendisi. halen de öyle. fakat kurduğu parti, ve o partinin kuruluş süreci siyaseten çok büyük hatadır. sebeplerine de kısaca değineceğim. ama daha en baştan partinin ismi dahi, sembolü dahi hatalıdır.
anadolululuk cumhuriyet tarihi boyunca hiç bir zaman cumhuriyet elitlerinin "batılı, çağdaş, modern ve laik" gelenekleriyle uyuşmamıştı. ayşe öncü, istanbullular ve diğerleri isimli çalışmasında istanbul sosyetesinin nasıl 40larda "hacıağa" karikatüründe, 80lerde arabesk modasında ve 90larda da maganda tabiri aracılığıyla anadoludan istanbula gelen insanları ötekileştirdiğini anlatır. bu insanlar neredeyse bir asırdır "batılı, modern ve çağdaş" kesimin karşısına anadolulu, kıro, cahil, altın saat takan, kadını görgüsüz, erkeği maganda, kıllı, giyinmesini bilmeyen bir stereotip yerleştirdi. bugün bile "anadolu çomarı" "kıro" "kezban" "ortadoğulu" "dağdaki çoban" diyerek ötekileştirilen insanlar, anadolululardır. ülker tarhan tüm bu ayıbı işleyenlerdendir demiyorum elbette. ama bu ötekileştirmeyi yıkabilecek türden birisi kesinlikle değil. ne o, ne de onunlar aynı fikirdeki insanlar... asla. bu söylediğim şeyin doğruluğunu yandaş medyanın başlatacağı karalama propagandalarında kullanacakları argümanlardan ve halkın bu partinin ismine göstereceği tepkilerden de test edebilirsiniz.
amblem hakkında fazla bir şey söylemeye gerek yok. bizde amblem denilince şu anlaşılıyor herhalde: http://www.bolununsesi.co...ha2010331083555-16676.jpg amblemini yapacağın şeyle ilgili ne varsa doldur, al sana amblem.
halbuki bir amblemin en önemli özelliği, akılda kalıcılığı ve reklamını yaptığı şeyi yansıtmasıdır. kısacası o ürünle özdeşleşebilmesi. mercedesin amblemi, audinin amblemi... hepsi şirketle ilgili ufak nüanslar barındıran ve sade amblemler. hadi diyelim, parti amblemi dediğin bir mesaj verir. ama o şekilde kıyasladığında da anlamsız bir amblem. ay çiçeğini atsan bir şeye benzeyecek aslında ama o zaman da şuna benzeyecek: http://cdn3.yazete.com/st...sujpg-1448111-465x309.jpg ayrıca güneş sembolünün türkiyedeki siyasi partilerde kullanılmasına şahsen karşıyım. bizim kültürümüze güneşten çok çok daha fazla etki etmiş motifler var çünkü. koy oraya sade bir anadolu kartalı sembolü, altına da bir hilal mesela, al sana amblem. şu haliyle, nerede mhpnin üç hilali, nerede dypnin ve apnin atı, nerede bu uyduruk çiçekli böcekli amblem?
buraya kadarki kısım aslında en önemsiz kısım. siyasi partiler için imaj elbette çok önemli ama önce o imajın içini dolduracak, konjonktüre uygun bir parti felsefesi ve siyasası lazım. ki zaten bu partiyi kurmanın yanlışlığı tam da burada yatıyor. kabul, chp kılıçdaroğlu döneminde istenen atılımı yapamadı. kabul, bu gidişle bir kaç sene daha iktidara oturabilecek gibi görünmüyor. kabul, erdoğanla başa çıkabilmek için artık muhalefetin bir reform yapması gerekiyor kendi içerisinde.
ancak bu, kılıçdaroğluna "sağa açılarak, chpnin geçmişinden koparak hata yaptın, kemalist soldan uzaklaştın" diyenler tarafından yapılabilecek bir reform kesinlikle değil. çünkü türk siyasi tarihinde daha ilk demokratik seçimlerden itibaren kemalist görüşün hiç bir zaman halkın çoğunluğunun desteğini alabilecek kadar güçlenemediğini görüyoruz. hele son yirmi yıla bakarsak kemalizm, politik islam karşısında hep hezimete uğradı. yani bu açıdan bakarsak, tarhan kılıçdaroğluna yenilen pehlivan güreşe doymazmış derken, aslında kendisinin temsil ettiği taraf; kılıçdaroğlundan en az on sene daha fazla bir süredir hezimetlere uğramakta. üstelik, kılıçdaroğlu chpsinin başarısızlığının en önemli sebeplerinden birisinin de kemalizmin o kibirli ve anadoludan uzak tavrının chpnin imajından çıkartılamaması olduğunu unutmamak gerekir.
yok. muharrem ince gibi, ben kendime bülent eceviti örnek alıyorum. o nasıl başarmışsa biz de başarabiliriz diyorsanız eğer, o zaman da konjonktürün buna müsade edemeyeceğini belirtmek gerekir. ecevit 70lerde o kadar güçlenirken, arkasında kapı gibi sendika desteği vardı. demokrasiye çok geniş bir yer ayıran 61 anayasasından destek alıyordu ecevit. halk fazlasıyla politize olmuş, işçinin de köylünün de politik bilinci yavaş yavaş artmaya başlamıştı. ayrıca ecevit, halk adamı imajını çok iyi bir şekilde oturtabilmiş, inönü gibi bir adamı devirerek rüştünü ispatlamıştı. öğrenci hareketleri güçlüydü. kısacası, karaoğlan rüzgarı sırtına almıştı. şimdi ise durum tam tersi. konjonktürün rüzgarları, hala bile akpnin yelkenlerini dolduruyor. belki akpnin ilk dönemleri gibi değil, belki o rüzgarın hızı çok kesildi, hatta zaman zaman yön bile değiştiriyor. ama bir ekonomik krize kadar da bu böyle devam edecek. üstelik akpden sonra da sol bir partinin iktidara geleceği anlamına gelmez bu. akp ergenekon ve balyoz operasyonlarıyla sadece askeri hizaya sokmadı. aynı zamanda yarım asırlık askeri vesayetten de, onu bir aracı olarak kullanagelen kemalist elitizmden de intikam aldı. ve bu güçleri yenilgiye uğrattı. akpnin halkın gönlünde bu kadar taht kurmasının, yozgattan, konyadan, adıyamandan bu kadar çok oy almasının da sebebi budur. dikkat edin, demokrat parti de, adalet partisi de, anap da, erbakanın partileri de hep buradan ekmek yemişlerdir. hep aynı konjonktürel dalgalanmalarda gemilerini yüzdürmüşlerdir. ancak bunların yapamayıp da akpnin yaptığı şey; her aklına estiğinde milletin seçtiği adamları hizaya sokanları siyasetin dışına itebilme, onlardan intikam alabilme (haksızca da olsa, gösteriş için de olsa) özelliğidir.
şimdi bu bağlamda düşündüğünüz zaman, ülker tarhanın sahip olduğu değerleri taşıyan bir partinin gerçekten de anadolunun desteğini alarak bir "catch all" partisine dönüşme imkanı yok. olsa olsa, chpnin içine girdiği bu dönüşüm sürecinden rahatsız olanlar için bir alternatif olabilir ki, yüzde onluk baraj sisteminde ben bunu bile zor görüyorum. neticede o insanların akpye olan kinleri, emine hanıma olan ilgilerinden üstün gelecek ve umutsuz görünen anket sonuçlarından da etkilenerek bu seçmenlerin de önemli bir kısmı chpye oy verecektir.