tabuların yıkılması gerektiğini düşünen yazarlardır. Olaya sikik fantezi gözüyle bakmak ne kadar doğru ne kadar yanlış bilmiyorum ama dikkat edilirse bazıları hayal gücünü zorluyor ve kör, anlayışsız dünya istenci onun için en büyük çıkış noktasıydı. Kastettikleri çıkış noktası dünyanın ve canlıların varolmasına, türemesine kadar giden noktadır. Ona göre anlayış, bu irrasyonel dünya istencinin yalnızca bir hizmetçisidir. Dünya onun için -körlerin nedensiz istençlerinin ürünü olarak dünya- aslında olmaması gereken kötü olan bir şey, bir suçtur. Daha kötü bir dünya olamaz. işte ama dünya öyle bir kurulu düzendir ki, öyle olmak zorundalığındaki kesin ve doğru gerekliliğini başarabilmek zorundadır. Eğer biraz daha kötü olsa zaten üstesinden gelinemezdir. Dünya, acılarla dolu bir feryat, sefalet vadisidir. Her şeyin bir şans olduğuysa illüzyondur. Bütün hazlarımız yalnızca negatif kalacak, durup dinlenmeden çaba harcayan istençlerimiz son olarak bir "hiçlikle" memnun edilecek. "Çünkü her şey, çabalarımız, bir yetersizlik kaynağından gelir ve memnuniyetsizliğimizle birlikte yetersiz bir gerekle çabasına kaldığı yerden devam edecektir ki, öyleyse acı olarak kalacaktır giderilmediği sürece." Hiçbir memnuniyet de sürekli değildir, ondan çok daima yeni bir çabanın yeni başlangıç noktasıdır. Çabayı her yerde görüyoruz, defalarca yavaşlatılmış, engellenmiş ve savaşır vaziyette; yani sürdüğünce acı olarak ama çabanın son hedefi olarak değil. Öyleyse çaba acının son hedefi ve ölçütü değildir. istencin, her şeyden önce her şeyi istemenin esası ihtiyaçtır, eksikliktir, yetersizliktir. Sonuç itibarıyla "acı"dır. Öyleyse yaşam, can sıkıntısı ile acının arasında sallanarak gidip gelendir.
insanlığın yaşamında daha ilk hâlinden itibaren hiçbir gerçek mutluluğa yeteneği yoktur. Her bir yaşam hikâyesi acıdan ibarettir, küçük veya büyük kazaların neticesiyle diğerinin takipçisi olarak devam eden istencin en etkileyici, baskın olanı sürekli olarak insanı rahatlatmayan cinsel güdüdür.