şimdi benim babamın dedesi var bi, deli Mehmet diyorlar kendisine. 14 sene savaşmış. balkanlar'da, trablusgarp'ta, birinci dünya savaşı'nda vesaire, dile kolay tabi. mondros ateşkes mütarekesi'nde israil'de serbest bırakılmış. ordan mersin'e yürümüş, gelirken yolda bi eşek bulmuş falan, kendisinin de eşeğin de boynunda bıçak izleri varmış. yolda eşkiyalar soymaya çalışmış, hiçbir şeyi olmayınca bırakmışlar. öyle böyle zorluklar atlatarak gelmiş mersin'deki köyümüze. düzenini kurmuş tekrardan. şimdi o kadar yılını savaşlarda geçirmiş adamda korku diye bir şey kalır mı? mersin'de söylenti çıkıyor bir gün hayalet varmış, insanları soyuyormuş falan diye. bu bayağı yayılıyor halk arasında. dedem "bir de ben bakayım şuna." diyor. Atına biniyor. Köyden Mersin'e gidiyor (Günümüzde arası 2 saat civarı). Mersin'de köprüde bi tane beyaz çarşafa bürünmüş bi adam çıkmış karşısına, garip garip sesler çıkararak dedemi korkutmaya çalışmış. dedem de inmiş atından çekmiş silahını vurmuş. yerde yatan bu herifin yanına gitmiş. yüzündeki çarşafı indirmiş, tipine bakmış bakmış "dinini siktiğimin arabı" diyip köprüden aşağı atmış. atına binip geri gelmiş. bu da böyle bi hikaye.