her pazartesiyi iple çekmeme sebep olan dizi. beni bu diziye bağlayan en önemli sebeplerden birisi ise seneryosunu 2 tane kadının yazması. yani o kadar vurdulu kırdılı argolu bu diziyi 2 kadın uyarlıyor. öyle ki; kabadayıların buluşma mekanı mumlarla dolu. bir sürü mum yanıyor. her adım da 7-8 tane kalın mumlar var. ulan sanki fantezi peşine gelmiş adamlar. öyle romantik sahneler var ki, filmin ismi karadayı ama ağlayan ağlayana. sular seller gibi ağlıyo hepsi. aşk aşk aşk hep aşk var. nostaljik şarkılar, günlük tutmalar, birbirine edilen iltifatlar, yer yer kavgalar ve aşk acıları.
hani öyle bir senaryo ki elin kuaförcü kadınını bile mafya niyetine kabadayıların arasına sokmuşlar. mahirin boşanan kız kardeşi mafyadan birine aşık. diğer kız kardeşi ise yine mafyadan birinin kardeşine aşık. mahirin erkek kardeşi de mafyanın karısına ( yılan merdan) aşık. mahirin ilk sevgilisi ayten de zamanında mafya ile (barut nejdet) evlenmişti. halen mahire aşık. ulan hakime hanım bile kardayı'ya aşık.
görünen o ki; bu diziyi yazan senarist kadınlar feci bir aşk acısı çekmiş. dizinin ismi karadayı değil de, karaaşk olsa olurdu. ha bir de mahirin avukatı da mahirin büyük kardeşine aşık. o adama da çok acıyorum . elinde çanta sik gibi gezinip duruyor. gitti kadın elden haberi yok. final sezonunda ya 20 kişilik toplu nikah töreni yapılır. ya da tüm aşklar teker teker ölür. keşke songül ölmese. çok güzel kız o. peri gibi.