kar altinda kalan ayse ler

entry1 galeri
    1.
  1. kardelen ayşelerin alternatifi olan acı gerçek ayşelerdir..
    *
    Kar altında kalan Ayşe'ler

    Turkcell firması bugünlerde güzel bir reklâm yapıyor: "Kardelen Ayşe". Okuma imkânı olmayan Ayşe'nin elinden tutup okutmuşlar. Ayşe, öğretmen olmuş. O da şimdi başka Ayşe'leri okutuyor. Ne kadar güzel ve de hayırlı bir iş. Peygamber Efendimiz (asm), müşrik esirleri okuma-yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakıyor. Hazret-i Ali Efendimiz (ra) de; "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" diyor. iyi ve güzel faaliyetleri alkışlamaktan ve duâ etmekten başka ne yapılabilir? Allah daha nice hayırlar yapmaya vesile kılsın.

    Ülkemizde her şeyin böylesine güzel faaliyetlerle desteklenmesini ve bütün fertlerin huzursuz edilmeden birinci sınıf insan gibi yaşamasını çok arzu ediyoruz. Ama işin gerçeği maalesef böyle değil. ikinci sınıf olarak kabul edilip dışlanan insanlarımız var.

    Böyle güzel bir girişten sonra kimsenin ruhunu karartmak niyetinde değilim. Esas niyetim kar örtüsünü biraz sıyırarak altında kalanlara bir göz atmak ve ülkemizin kanayan yarası olan başörtüsü sorunundan zarar gören kızlarımızın hislerine birazcık olsun tercüman olmaktır.

    84. yılını idrak ettiğimiz Cumhuriyet Türkiye'sinde; devlet, babalığından vazgeçmiş, eşitlik, hak, hukuk ve din özgürlüğü gibi insânî değerlerimiz de memleketimizi yarı yarıya terk etmiş durumdadır. Devletin himaye meselesi ile hak ve özgürlüklerimiz yamalıklı bohça haline gelmiştir. Çoğu zaman varlığı ile yokluğu belli bile değil. Hiçbir kanuna ve nizama uymayan keyfî uygulamalar, günümüze damgasını vurmaya halen devam ediyor.

    Nefis ve enaniyetinin esiri olan makam sahipleri, milletin hizmetinde olduklarını unutup, çoğu zaman milletin emanetini millete karşı tehdit unsuru olarak kullanmaktadır. Bunu besleyen de eldeki imkânları kaybetme korkusudur.
    Korku, insana hayatını korusun diye verilmiş, başkalarına işkence etsin diye değil. Devleti koruyacağız diyerek devletin asıl sahibi olan millete işkence yapmanın ve devleti kutsallaştırarak tabu haline getirmenin bir anlamı olmasa gerek. Devlet yapısı korunmalı ama, devletin imkânları da milletin hizmetine koşturulmalı ve devlet kademelerinde hizmet edenlerin de emanetçi oldukları hiçbir zaman unutulmamalıdır.
    Dinî vecibelerini özgürce yerine getirmek her vatandaşın en tabiî hakkıdır. Bunlara mani olmak ise insanlık dışı bir olaydır. Dün kadınımızın örtüsüne uzanan düşmanın pis elini kıran Sütçü imam, bugün başörtüsüne yapılanlardan dolayı mezarında rahat yatamamaktadır.

    Başörtüsü, bugün maalesef ülkemizde mahkûm edilmiş durumdadır. Başının örtüsü ile okumak isteyen kız çocuklarımızın devlet eliyle kapı dışarı edildiğini ve okul kapılarının, aşılması imkânsız birer duvar haline getirildiğini acı acı seyrediyoruz.
    Okul ya da inancı arasında tercih yapmak zorunda bırakılan kızlarımızdan, inancını tercih eden Ayşe'leri, hiçbir vicdânî rahatsızlık duymadan kalın bir kar tabakası altında unutulmaya ve cehaletin pençesine iten sözde okumuş, ama her ne hikmetse cehaletten bir türlü kurtulamamış olanlar, yataklarında rahat uyuyabiliyorlar mı acaba? Hiç sanmıyorum.

    Reklâmda; Ayşe'nin etrafındaki kardelenlerin yanlarına birer de mezar taşı konularak üzerlerine de; "Bunlar da kurtarılamayan, yardım eli uzatılamayan ve cehalet mezarlıklarında ölüme terk edilmiş olan Ayşe'lerimiz" denmiş olsaydı herhalde Türkiye gerçeğini daha iyi yansıtmış olurdu.
    Kadir AYTAR
    07.11.2007
    (bkz: http://www.yeniasya.com.t...7/11/07/gorus/default.htm)
    0 ...