her konuda olduğu gibi ibadeti de yozlaştıranlar yurdum insanını süzmeye yarayan nesnel bir ölçüm aracı olmadığından tüm çalışanlarına ortak şartlar koymuş iş yeridir.
bendeniz dini bütün olduğunu söyleyip kendi odasında 5 vakit namaz kılan, ekibiyle cuma namazlarını kaçırmayan fakat tazminat vermemek için çalışanına mobbing yapıp kendisinin işten ayrılması için aylarca maaş vermeyen, ayrılanlar haklarını alamasınlar diye şirketi iflas ettirip daha sonra kardeşinin üzerine yeni bir şirket açıp hiçbir şey olmamış gibi aynı sektörde çalışmaya devam eden patronlar da gördüm. memleket senede 2 kere umreye gidip işçisinin hakkını vermeyen işverenlerle dolu ve bu herifleri eskiden seçmek kolaydı ama şimdi sistem bu tür yoz yaratıkları resmen destekliyor.
islam felsefesini belli bazı ritüeller bütünü olarak ve basit matematik hesapları ile sevap kazanılabilecek şekilde algılatanlar bu dine en büyük kötülüğü edenlerdir.
1500 yıldır islamı anlayamamış, günde 5 kez egzersiz gibi namaz kılar, ömrü hayatında 1 kez hacca gider, yılda 1 kez kurban keserse her haltı yiyebilirmiş gibi yansıtan başta devlet büyükleri ve ardından mevki için ve maaş garantisi için bu devlet büyüklerine biat etmiş zavallı din adamları bu yozlaşmanın en büyük sorumlularıdır. ikinci derecede sorumlu ise vatandaşın bizzat kendisidir.
namaz ve iman ile ilgili iran'da anlatılan bir hikayeyi paylaşmak isterim:
dini bütün bir hacı bir gün ölür ve hesap meleğinin karşısına gider. ömrü boyunca vakit namazlarını kıldığı için de bir an önce cennete gideceğini düşünerek heyecanlanır.
melek önünde bir sıra olmasına rağmen koşarak gider ve ben geldim adım hacı filanca cennete gireceğim der.
melek hacıya şöyle bir bakar ve biraz bekle hacı der sırada olanlar var. hacı bir kenara çekilir derken o anda içeriye meleklerin eşlik ettiği bir adam gelir. tüm kapılar açılır ve adam sorgusuz sualsiz cennet kapısından içeri girer.
bizim hacı şaşırır hemen meleğe sorar, yahu adama tek soru sormadınız ama cennete girdi?
melek de hacıya der ki sen onun kim olduğunu biliyor musun? o graham bell'dir telefonun mucididir ve milyarlarca insan onun sayesinde bir kolaylığa kavuşmuşlardır, duacısı çoktur.
derken içeri yine bir adam girer, adama yine melekler eşlik etmektedir ve yine bütün kapılar açılır ve adam cennete girer.
bizim hacının eli ayağı titremeye başlar, öyle ya bütün hayatı boyunca kendi küçük dünyasında evden işe gidip gelmiş, secdeden başını kaldırmamış ve kendi yağında kavrulmuştur. bu adam kimdi der, melek de yahu adamı tanımadın mı bu adam pastör'dür. şarbon aşısını bulmuştur. sayesinde milyonlarca çiftçinin emeği kurtulmuştur. bütün çiftçiler ona duacıdır der.
hacı olayı anlamaya başlar tabi ki. kendisi dışındaki insanlara iyiliği dokunmamış ve kendi küçük dünyasında yine kendisi için çalışmış ve ibadet etmiş biri olarak sırasına geçer ve beklemeye başlar.