hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları

entry874 galeri video1
    431.
  1. ilk okulda 1999-2000 döneminde sınıftaki zenginin fakirin 3.5 milyona aldığı bir kırtasiye ürünü vardı. 4 tane şekil vardı. Kalemi içine koyup çeviriyodun yuvarlak felan şekiller çıkıyodu. Adını felan bilmiyorum şuan. Hatta onu aradım çoğu kez saçma sapan şeyler yazdım googleye:

    "Kalemle şekil verme aracı"
    "Şekil yapan kırtasiye ürünleri"

    gibi abuk subuk girdiler...

    Neyse efendim, herkes almış sınıfta. Fakir çocuk bile nasıl aldıysa artık bilmiyorum. Belki de öğretmen verdi parasını artık orası muallak. Benim babam uzman çavuştu fakat nedense benim hiçbir ekstra ihtiyacım alınmazdı. Bizim evde hala kural böyledir. Ekstra olan şey Ayrı yazılan -de eki gibidir. Olsa da olur fakat olmasada olur. Yani olmasının bir önemi yoktu fakat olması saçmalıktı evde. Çocukken içimde kalmıştır hep. Bir de şöyle birşey vardır, benim almadığım şey değerli olur. olmadığım gün veya mekanda da on numara şeyler olur. Kaderde varmış. Hergün okulda para harcayan çocuklar mutlaka Bakkalda satılan 250.000 (Şimdiki 25 Krş) ile top alırlardı. O top ile tenefüslerimiz şenlenirdi. O topun olması veya sınıf maçının olacağının hiçbir önemi yoktu. Herkes o çevirmeli şeyle tenefüste şekiller yapıp birbirine gösterir, hava atarlardı. Bende hep izlerdim onları. Hiçbiri de başını kaldırıp "sıkıldım az birada sen birşeyler yap" bile demezdi. O an sıkılan olsa da bana vermezdi. Fakir değildik ama benim öyle ekstralarım olmazdı. Bu olay yaklaşık 1 ay sürdü. Taa ki çoğunun o aracı infilak olana kadar. Işık hızıyla geçen günlerimiz O zamanlar benim için geçmek bilmezdi.

    Hala içimde kalmıştır o şey. Eğer görürsem gerçekten alıp odama süs olarak bırakıcam. içimde kaldı gerçekten çok zor.

    Diğer bir anım ise:

    Tekirdağdaydık o zaman. 2006 yılıydı. Öğretmen Mediha Mehmet Tetikol okulunda Cumartesi günü istanbul gezisi vardı. 20 Tl idi. Hala unutmam:

    Topkapı Sarayı
    Ayasofya Müzesi
    Yerebatan Sarnıcı
    Tatilya'ya gidilecekti. Yemek felan yoktu. Herkes evinden getirecekti.

    Sebebini bilmiyorum ama beni o geziye gönderdiler.

    Neyse efendim sabah 6da okulda toplanacakmışız. 6:30'da yola çıkacakmış otobüsler. Cuma gününden hazırlandım. Annemlere yemek olayını bahsettim. Burun kıvırdılar felan ama ağladım zırladım zar zor ikna ettim. Annem beni akşamdan pastahaneye gönderdi 2 poğaça aldım. Tamek'in küçük cam şişesi vardı evde. içine kola koydum mutfağa bıraktım. Sabah oldu sadece kendim uyandım hemen poğaçaları tosta bastırdım sıcak olsun diye. Sonra çantama attım gittim okula. Toplandık yola çıktık felan. Yoldayken ben poğaçaları yedim kolayıda içtim. Annemler bana sadece 2 milyon vermişti. Tüm günümü 2 milyon ile geçirecektim. Topkapı sarayını gezdik sonra toplandık herkes bakkala koşuştu abur cubur aldı. Bende doritos cips, gofret ve tofita almıştım bütün param bitmişti. Onları yedim sonra içim kıyıldı. Acıkmıştım bayağı. Yanımda oturan çocuk 20 milyonla gelmişti. Herkes evden getirdiği pozlu fotoğraf makine ile fotoğraflar çekti, topaç felan almışlardı. Millet sağa sola bakıp fotoğraf çekerken Ben de onlara kös kös bakıyodum. Ne alacak param var ne de çekebilecek fotoğraf makinesi...

    Bütün açlığımı tatilyaya gittiğimizde unutmuştum. iyi eğlendik. Sonra otobüslere bindik. Ben orada uyuya kalmışım. Ta okula vardığımızda uyandım. Akşamın 10u olmuş birde. Herkesin ailesi gelmiş. Öğretmenler ailesi gelen öğrencilerin gitmesine izin vermişlerdi. Bizimkileri bilirim ben. Gelmeleri zordu. Bende kalabalık arasında okulun demirlerine tırmanıp kaçtıydım.

    Eve gittim bizimkiler evde yoktu. Kapıda 1 saat bekledim hala kimse gelmedi. En son sokağa çıktım kamille konuştum öyle. O balkonda ben aşağıda ona geçen günümü anlattım. Sonra bi baktım babamlar balkona sigara içmeye çıktı. O esnada babamları gördüm. Meğersem sokağın diğer ucunda halil amcalara oturmaya gitmişler. Arkadaşla vedalaştık direk bizimkilerin yanına gittim. Eve geldim annemden "nasıl geçti günün" sorusuna cevap verirken sözümü yarıda kesti "iyi tamam" cevabını aldım. Açlıktan kanepeyi kemirecektim. Sonra mısır patlatmışlar. Önüme geleni yiyip yutmam bir oldu diyebilirim. O günü hala unutmam. Ne kadar kötü şeyler olsa da ben hep iyi şeyleri düşünmeyi o zaman benimsemiştim kendime.

    Abi olduğumdandır belki de, pek umursanmazdım evde. Taa ki çalışıp eve katkıda bulunana kadar...

    O zamanlar borcu harcı olmayıpta bana pek harçlık vermeyen anne babama da sitemlerim yok değil açıkçası. Herkeste olan şeyler bende olmazdı. Oradan da birşey çıkarttım ki "insanların çoğu dış görünüme göre muamele gösterirler."

    Küçüklüğümde annemden babaannemden para çalmışlığım bile oldu. Şimdi ise yerde gördüğüm parayı bırakın almayı bakmaya tenezzül bile etmem. Maddi ve manevi varlık içerisinde yokluk çektim ben. "O babanın kazandığı paralar nereye gidiyordu o zaman?" diye soracak olursanız eğer "bi boka gitmedi doğrusu. ne bizim oldu ne de bize yaradı. Sebebi bilinmez." Babam 4 gün önce 43 yaşına girdi. Yeni ev aldı. Kalan borcu da emekli ikramiyesi ile tamamlayacak.

    Ben ise liseden mezun olduktan sonra 1 yıl sırf kendime çalıştım. Garsonluk yaptım. Sağlam bir dağ bisikleti aldım. Telefonumu aldım. Dershaneye yazıldım (şuan dershaneye gidiyorum). Üstümü başımı dizdim. Giysi stoklarımı yaptım. Beni diğer yaza idare etsin diye. Kenarda 500 tl param vardı. Kala kala 150 tl param kaldı. Dershaneye giderken harcıyordum. Para bitince peder bey verecek harçlığımı fakat bu sefer çekinen benim. Alışkın değilim harçlık almalara felan. internet sitem var 1 tane, 1 de ortak site. Geleceğe yatırımlı sitelerdir. Eğer o siteler ilerki zamanlarda beklentimizin karşılığını verirse herşey mükemmel gidecek. Paraya para demeyeceğiz. Beklentilerimizin karşılığını vereceğinden de çok eminiz doğrusu. Hızlı bir şekilde büyüyen bir web sitesi çünkü.

    Finale gelelim: Buraya yazdıklarım yüzünden yarım saatim gitti * Okuyan arkadaşlara minnettarım. Bana zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim sizlere. Eğer bu entry'imin okunup olumlu olumsuz yorum yapılması bile beni mutlu edecektir. Çünkü ben küçük şeylerle mutlu olmayı küçükken öğrendim. Birilerinin gözünde ben hep büyük kaldım ama...

    Soranlara ben hep "çocukluğum çok güzel geçti" derim.

    Edit: eşim eminönünden alsa da o zamanın burukluğunu gidermiyor hatta hatırlattıkça deşiyor.
    38 ...