kimi insan tarafından "atatürkçülük" ile karıştırılır. aslında ortada bazı gerçekler olmasa karıştırılmasında, bir tutulmasında bir sakınca yoktur. sorun şudur:
bugün getirildiği nokta itibarıyla, atatürkçülük, kemalizmin devrimcilik, laiklik, anti emperyalizm, halkçılık esaslarından arındırılmış halidir. söz konusu arındırmanın geçmişi uzun olmasına rağmen, en büyük arındırma hamlesi 12 eylül darbesinde gerçekleştirilmiştir. abd'nin "yeşil kuşak" projesinin sonuçlarından biri olan 12 eylül darbesi kemalizmi tarihi çizgisinden kaydırmıştır. darbeciler bir taraftan her yere atatürk heykeli dikerken, diğer yandan abd'nin projeleri doğrultusunda hareket etmiş, patronların ihya olmasına, işçilerin ezilmesine, irticanın tabanının genişlemesine, kemalizm yerine "gardırop atatürkçülüğünün" konulmasına sebep olmuşlardır.
bugün atatürkçülük denince akla, halkı bin bir çabayla trahomdan, sarı hummadan, sıtmadan kurtaran, bitik haldeki memleketimizi saygın bir ülke konumuna getiren kemalizm değil, 12 eylül darbecilerinin zihniyeti, 12 eylülde "Bugüne kadar hep işçiler güldü, bundan böyle biz güleceğiz" diyen TiSK Başkanı Halit Narin gelmektedir.
sonuç olarak, "devrimcilik, laiklik, anti emperyalizm, halkçılık" esaslarına sahip çıkmak kaydıyla, kendisini "atatürkçü" olarak tanımlayan insanlara itirazımız yoktur. "devrimcilik, laiklik, anti emperyalizm, halkçılık" esaslarına sahip çıkıldığı sürece arada bir fark yoktur. yine de bizler, sözünü ettiğim sebeplerden ötürü, kendimizi "atatürkçü" olarak tanımlamıyoruz.