Senin üzerinden kaç gün, kaç ay, kaç yıl geçti. Hala unutamıyorum seni. Biz hiç sevgili olmadık biliyorum. Sadece anı yaşadık. Seninleyken sana olan tutkumun hep senden başka kimsem olmadığından olduğunu sanırdım. Daha doğrusu buna inanırdım. Doğru değilmiş be. Sen başkaymışsın. Hep bana derdin seni benden daha iyi anlayacak, kafana daha yatacak birini bulacaksın diye. Haklıymışsın. Buldum. Buldum ama ben hep seni bekliyormuşum be. Benimle birebir aynı düşüncelere, aynı müzik zevkine sahip kadınlarla birlikte oldum. Hiçbiri bir sen etmedi. Ben hep seni aradım be. Farklı olur bu sefer dedim her seferinde. 4 ülke gezdim, 4 farklı ülkede 17 farklı milletten kadınla tanıştım. Çoğuyla istediğim her şeyi yaşayabilecek durumda oldum ama yaşayamadım. Tabii yakınlaştığım kadınlar da oldu ama aklımda hep sen vardın. Uzaktan bakınca bile hepsi seni andırıyordu. Senden sonra gelen insanlar bile seninle ilgili be artık.
Ortak arkadaşlarımızın benimle görüşmemek için bahaneleri tükendi artık. Eninde sonunda konuyu sana getireceğimi biliyorlar. Hepsi tekbir ağız olmuşçasına senin hayatında yeni birinin olduğunu, onu çok sevdiğini ve ona asla ihanet etmek istemediğini söylüyorlar. Anlıyorum seni. Aslında anlamıyorum seni, anlayamıyorum. Sadece kararlarına saygı duymaya çalışıyorum.
Sesini duymaya o kadar ihtiyacım var ki. Numaranı senin haberin olmadan bulmaya çalıştım ama bulamadım. Bulurdum numaranı ama bulur bulmaz öğrenirdin bunu. Öğrenseydin telefonumu asla açmazdın. Açmayacağını bile bile arayamazdım ki seni. Gerçi şimdi de arayamıyorum ya neyse.
Yaşadığın şehre gelmeyi düşündüm milyon kere. Gelsem seni görmek yetmeyecekti. Yanına gelsem geldiğime pişman edecektin beni. Gerçi yanına gelsem sesini duymuş olacaktım. Ne olursa olsun sesini duymak birçok şeye bedel ya.
Seni unutamadım dedim ya. Hiç unutamadım hem de. insanı unutmaya sesinden başlarmışsın zaten. Bir insanın sesini aklında canlandıramıyorsan o insanı unutmaya başlamışsın demekmiş. Ben senin sesini bile unutamadım. Ne zaman unuttuğumu düşünsem o an aklımda yeniden canlandın. Üniversiteye başladığım gün seni unutacağıma dair kendime söz verdim. Yapamadım. Arka sıramda oturan kız sana çok benziyordu. Bir süre onunla ilgilendim. Sonra baktım ki onunla sadece sana benzediği için ilgileniyorum, bırakmak zorunda kaldım. Ona senin isminle hitap ediyordum dalgınlığıma geldiği zamanlar. Sırf onu görmemek için en ön sırada oturmaya başladım. En ön sırada oturmak ortalamamı hatrı sayılır derecede yükseltmeme yaradı. Erasmus'a geldim ön sırada oturduğum için. Senin sayende Erasmus'a geldim yani. Burada da sana benzeyen birini buldum bu gece. Onu görmemle eve gelmem bir oldu. Dayanamazdım onunla aynı yerde olmaya.
Dedim ya, 4 ülke gezdim diye. Gürcistan'da tanıştığım kadın da sana çok benziyordu, Kanada'da tanıştığım kadın da. ikisiyle de çok güzel zamanlar geçirdim. ikisine de dokunamadım, öpemedim bile. Onlarla konuşmadım ben aslında. Onlara anlattığım her şey sana anlatılan şeylerdi o an. Onların anlattıkları şeyler ise çoktan unutuldu. Ben sana anlattım o hikayeleri ama onlardan duyduğum hikayeler seninkiler değildi.
Fazla konuştum yine gece gece. Bunları okur musun, okumaz mısın bilmiyorum. Nasılsa okusan da okumasan da haberim olmayacak. Okursan en azından bil ki seni çok özledim. Sesini duymaya her şeyden çok ihtiyacım var. Ne yazık ki biliyorum ki sesini yine duyamayacağım. En azından mutlu ol. Beraber mutlu olamasak da, ben mutlu olmasam da sen mutlu ol.