hayatın içinden dram türünde bir çalışma. özellikle dram sevenlerin tercih etmesi ve beğenmesi muhtemel. çekildiği dönem itibariyle hızına hız katmış daha sonraları ivme kaybetmiş yaşamları kesiştirmek kurgusunu kıyısından köşesinden açımlayan bir film gökten üç elma düştü...
emekli asker disiplini ve yalnızlığı, şartların ve sakat bir evliliğin yarattığı modern bir fahişe, gözü dışarıda evli bir banka müdürü, küçük çaplı hırsız çakma ali, babasıyla ipleri koparan evlat yıldız, boş zamanlarını avarelikle ve baba parası yemekle geçiren çakma ali' nin kısa sürede dersane de tanıştığı küçük çaplı uyuşturucu işlerine girip çıkmış zengin evlat ve banka müdürüyle ilişkiye giren aslında evlilik düşleyen ve büyük bir hayal kırıklığıyla sürülen akabinde de müdürü ispiyonlayan hatun...
hayatın içinde olabilirliği olan insanlar... her birinin derdi yaşanmışlıklardan ve uyumsuzluktan besleniyor. biri yüz bulamasa dahi merdivenlerde yatıyor diğeri hayat bana da güler mi bekleyişinde mutluluk arıyor ve yanlış kişi çerçevesinde hayal kırıklıkları... malum final bu üç uyumsuz ana karakterden bir uyumluluk yaratma çabası içine sokuyor izleyiciyi. güzel ve modern bir kare bu.. kahvaltı eşliğinde sıkıntılardan arınmışlık yansıtılmış tabii ondan önce de öz eleştiriler ve kimsenin hatasız olmadığına dair geçmiş yaşantı örnekleri ve pişmanlıklar... illa bir replik seçmek gerekiyorsa ben emekli askerin ifadelediği emir komuta sistemine dair yapılan kişisel eleştiriyi alayım. orası daha da güzeldi ve bana hitap ediyordu.
çok şey beklemeden izlenebilecek, fena sayılmayacak oyuncu kadrosuyla kotarılmış bir ilk film.
10 üzerinden 7.
edit: bu arada yıllardır ismail hacıoğlu yeteneklidir lakin şöyle ses getiren bir filmde de görmemişizdir onu. yetenekli ama çalışmıyor etiketi yapışıp kalmıştır üzerine.
