nesilcilik kavramı esasında kalabalık bir güruhu nitelendirme amaclı ortaya cıkmısken, yuksek rakımlarda sigara tüttüren yazarlar tarafından sosyolojik bir eziklik kampanyasına çevrilmiş, akabinde tassak melzemesine çevrilmiştir. bir nevi "ilk ben gördüm oğlum, benim burası" ya da "top benim oynatmıyorum" mantıgı ve geçtiği yoldaki karıncaları ezmeye azami gayret gösterme çabasıdır.
nesiller hakkında secici olmak sadece eli taşın altında ezilenlere mahsustur; onlar nesillerin uzamasına öncülük etmişlerdir. bunun dısında, yeni nesillere laf söylemek gayet mantık dısıdır.
şöyle ki; ben burda yazar oldum, senden sonraki nesil olmam senden daha aşağı bir bilgi sahibi oldugum anlamına gelmez. tek fark, senin burayı ve benim tanımadıklarımı daha iyi tanımandır. tek artın da budur.
binaenaleyh, benim sözlük tecrübemi de tartısamayız. dısardan bakıldıgında kapalı bir kutudur yeni nesiller. dolambaclı yollardan buraya gelenler oldugu gibi ilk sözlük tecrubesini burada yasayacak yazarların varlıgı da su götürmez gercektir.
nihayetinde bu nesilcilik oyunu kabak tadı vermiş çekilmez bir hal almıstır..
ne demiş ünlü isveçli filozof recep ivedik; "çıkarın at gözlüklerini, ilerleyin artık yauuu..."