zamanında yandaşlarının kötü noktlarını göstermekten imtina ettiği rejim biçimi. zamanında moskova'nın oraya buraya saldırmasına bile ses çıkarmamıştır bunlar.
---alıntı---
mumcu: peki hocam, lenin'in görüşlerinde milletlerin kendi kaderlerini tayin etme diye bir ilke yok mu?
sadun aren: var.
mumcu: peki, bir ülkeyi işgal etmek bu ilkeye aykırı olmuyor mu?
aren: tabii böyle düpedüz işgal edersen olur.
mumcu: düpedüz işgal değil mi çekoslovakya?
aren: yok değil. çekoslavaklar karşı koymadı.
mumcu: nasıl koymadı, koydular.
aren: tek bir silah atılmadı.
mumcu: sovyet ordusu güçlü bir ordu, ne yapsın çekoslavaklar?
aren: ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar bir terslik görselerdei karşı koylarlardı.
mumcu: ya afganistan?
aren: afganistan'da davet edildi benim bildiğim.
mumcu: amma davet ha...!
aziz nesin daha sonra uğur mumcu'ya arar sitemde bulunur;
"keşke bu çekoslavakya olayını sormasaydın"
---alıntı---
aziz nesin mesela bir ara henüz nazım hikmetin biyografisinin yazılmasının yanlış olduğunu, bunun hikmetin dönüşmüş olduğu mitosa zarar vereceğini söyler.
halkının neyi ne zaman bileceğini en iyi bilmek...!
bir de vaclav havel'in şöyle bir yazısı var. yardımıcı olur eminim;
"bir manav, vitrinin üstüne, soğanların, havuçların arasına ne diye "ey bütün dünyanın işçileri, birleşin!" yazma gereğini hisseder ki? niye yapsın ki bunu? gerçekten dünyanın bütün işcileri arasında birlik olması fikriyle ilgili olduğu için mi? öyle sanıyorum ki, dükkan sahiplerinin ezici çoğunluğu vitrinlerine koydukları sloganlara inanmıyorlardı. bu sloganlar onların gerçek duygularını yansıtmıyordu. ama yıllardır yapılagelen bir şey olduğu için yapılmaya devam ediliyordu. daha önemlisi, bu sloganları asmayı red etseler başları belaya girebilirdi. bu da "toplumla uyum içinde" nispten huzurlu bir hayat sürdürmeyi garanti eden binlerce ayrıntıdan biriydi.
bu sistemde bürokratik devlet mekanizmasına, halkçı hükümet adı takılır. işçi sınıfı, işçi sınıfı adına köleleştirilir. bireyin ayaklar altına alınması, onun nihayi kurtuluşu olarak ilan edilir. anlatım özgürlüğünün yokluğu, en üst dereceden özgürlük olarak nitelenir. gülünç seçimler, demokrasinin gerçekleşmiş en güzel örneği olarak sunulur. bağımsız ve eleştirel düşüncenin yasaklanması dünya görüşlerinin en bilimseli olarak anlatılır. askesi işgal, kardeşlik dayanışması olarak lanse edeliri.
çünü rejim, kendi yalanlarının tutsağıdır. her şeyi tahrif ederi, değiştirir bu rejim. geçmişi de...bugünü de...geleceği de...istatistikleri de...bireyler bütün bu yalanlara inanmak zorunda değillerdir. ancak inanyormuş gibi yapmak kendi haklarında daha hayırlı olur. bu nedenle, kendi içlerinde yalanı kabul etmseler de, yalanda yaşamak zorundadırlar bu rejimde"
living in the truth, vaclav havel (çek oyun yazarı)
zaten aklı başında adamlar daha sonra bu ideolojiden vazgeçmiştir türkiye'de. sayıları çoktur efendim. bazı örümcek kafalılar değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu, insanlarında zamanla değişeceğini kabul etmeyerek onlara dönek damgası yapıştırabilirler. fakat yaftalama onların mizaçları zaten. gülüp geçerim.
ha şimdi bana teoride çok iyi ama pratiğe geçirilemedi gibi safsatalarla gelmeyin. teoride mükemmel olan, pratikte de yürür. sonuçta bu teoriyi uygulayan insanlar geliştirmiş. bir teoriyi tabii ki uygulayanıyla yargılayacağım. siz öyle deyince aklıma leonardo da vinci geliyor hemen;
"uygulamaya elvermeyen teori anlamsız,
teoriye dayanmayan uygulama ise kısırdır."