tipik bir yirmili yaş bunalımı belki de. yokluktan kaçarken, nihilizme övgüler yağdıran, kabullenmesi zor değil, isteye bile kolay bir söz. yine de görür ya insan.. hisseder ya insan, farklı bir söz söylemesi gerektiğini. fakat hisler kaçınılmaz olandan, gelecek olandan kaç kez, kaç sefer, kaç sigara anı kurtarır, kaç anıyı hatırlayıp da içini buruşturacak denli vakit tanır insana?!
aşkın bir ilaç olmadığı, karda yürürken çıkan o huzurlu gıcırt gıcırt seslerinin aslında bir boka yaramadığı, sonbaharın ruhu baştan çıkardıktan sonra hiçbir sözünü tutmadığı tadıldı. bilgeliğin ve kitapların ve cehennetlerin ve biriktirilmiş hatıraların ve sonu gelmeyen öpüşmelerin ve en kötü zaman için saklanmış birkaç parça cümlenin günü kurtaramadığı görüldü. anlamsız kelimeleri arka arkaya sıralarken en iyi saçmalayanlar kazanıyor artık. hangimiz daha iyi küfrediyorsa, o kazanır.
yine de eşyaya veriyoruz kendimizi. evlerimizi istediğimiz gibi döşerken, yeni bir şeyler yaptığımızı sanarak ve o sakin koltuklarımıza gömülmüşken zamanı durdurduğumuzu, zamanı tepe taklak ettiğimizi sanarak ve hep sanılarak, sandık içi benzerliklerde kendimizi bulduğumuz sandırılarak öyle ki dediklerine göre, yaşıyoruz(!)
en yakınımızdakilerin dahi en kabul edilemez, en insanlık dışı suçlarını ve de hayallerini bilmediğimiz sürece, söyleyecek bir şeyimiz yok artık.
masadaki kızı güldürürken, -ki erkeklerin görevi neden kadınları eğlendirmek ve gülmelerini sağlamak olarak seçilmiştir- msndeki arkadaşa başımıza gelen "koptum hacı!" olaylarını anlatırken, içip içip yine de iç olamazken ve hayatımızı bir kez daha -ki bu kez doğru anlaşılabilme umuduyla- birisine anlatıyorken aslında hiçbir şey söylemiyoruz. önümüzdeki metni okuyoruz sadece. metnin dışına çıktığımızda ise ya deliriyor ya da arkamızda anlaşılamamış deli saçması intiharlar bırakıyoruz.
dünyanın içerisinde bulunduğu şu manyakça iletişim çağı ve ki eski sevgiliyi unutamasak, hiç anlaşılamadan yaşasak, fazla zeki olmadığımızı fark etsek, bir mevsimin içinde dayak yer gibi büyülensek, düşler büyütsek fildişi kulelerde.. kim takar?! insanoğlu söyleyeceklerini çoktan bitirdi.
"neden?" diye sorduklarında verilen cevap artık "niçin olmasın?!" değil, "bilmiyorum!" olarak değişti.