--spoiler--
"Nefret mi ediyordun ondan?"
"Onu seviyordum."
"Öyleyse neden bıraktın?"
"Çünkü" dedikten sonra durmak zorunda kaldı, gittikçe uyuşan beyninde daha önce hiç tanımadığı, belki de hiç kimsenin bilmediği bir duyguyu açığa vurabilecek sözcükleri aradı; böyle sözcüklerin varlığından da emin değildi ya. "Çünkü" diye baştan aldı, yine durdu. Yine doğru dürüst dinleyemiyordu kendini, beyninin uçurumdan gizlenen, yorgunlukla ve acıyla büsbütün kararan sezgileri ya da korkuları- ki ikisi de aynı yola çıkıyordu- gündelik dile çeviremiyordu. Sonra duygularını bir daha asla dile getiremeyeceğini sezmenin verdiği umutsuzlukla, karşısında çıplak bir kadın olduğunu belli belirsiz ayırt ederek, düşüncesini tam tamına belirtmeyen birtakım sözcükler söyledi; çeşmeden susuz dudaklara uzanan kısacık süre içinde, kavradıkları suyun yarısını yere döken parmakları andırıyordu bu sözcükler; sanki öylesine çapraşık bir yazıyla yapmışlardı ki her sözcüğü öbürlerinden ayrı tek tek çözmek gerekiyordu ve bir türlü asıl anlam çıkamıyordu ortaya, belki sonraları bu bellekte uzun süre yan yana durduktan sonra çözülebilecekti anlamları.