20. Ebû Saîd Sad b. Mâlik b. Sînân el-Hudrîden (ra) rivayet edildiğine göre
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Sizden önceki milletlerin içinde bir adam vardı. Tam doksan dokuz kişi öldürmüştü. Sonra, dünyanın en büyük âlimi kimdir, diye soruşturdu.
Ona bir rahip gösterildi. Bunun üzerine rahibin yanına gitti, Ben doksan dokuz adam öldürdüm, hâlâ tövbe edebilir miyim? diye sordu. Rahip:
Hayır (senin tövben kabul olmaz), dedi. Bunun üzerine adam rahibi de öldürdü; onunla sayı yüzü buldu. Sonra yeryüzü halkının en büyük âlimini sorup, araştırdı. Ona âlim bir kimseyi tavsiye ettiler. Âlime sordu:
Yüz adam öldürdüm, tövbe etsem kabul olur mu? dedi, Âlim: Evet, senin tövbe etmene ne engel olabilir ki; filan yere git, orada Allaha ibadetle meşgul olan insanlar var. Onlarla birlikte Allaha ibadet et, memleketine dönme, zira orası kötü bir yer, dedi.
Bunun üzerine adam yola çıktı. Ancak yarı yola varınca öldü.
Rahmet melekleri ile azap melekleri bu adam hakkında ihtilafa düştüler. Rahmet melekleri:
Bu adam, bütün kalbiyle Allaha yönelerek geldi, dediler. Azap melekleri:
Bu adam hiçbir iyilik işlemedi ki dediler. Bunun üzerine insan suretinde bir melek onların yanına geldi. Melekler bunu aralarında hakem yaptılar.
Melek şöyle dedi: iki taraftaki mesafeyi ölçün. Hangi tarafa daha yakın ise adam o taraftandır. Mesafeyi ölçtüler, adamı varacağı yere daha yakın buldular. Bundan dolayı onu rahmet melekleri aldılar.
Sahîh-i Müslimdeki başka bir rivayete göre o kimse,
halkı iyi olan yerleşim yerine bir karış daha yakın olduğundan,
o yerleşim yerinin halkından sayıldı.
(M7009 Müslim, Tevbe, 47)
Bir başka rivayette ise Allah Teâlâ meleklere vahyederek: O taraftan uzaklaştırın ve bu tarafa yaklaştırın. diye vahyetti ve Mesafeyi ölçün . dedi. Melekler adamı bu tarafa bir karış daha yakın buldular. Adam da böylece bağışlandı. Başka bir rivayette ise: "adamın göğsünü bu tarafa doğru buldular. şeklinde yer almaktadır.