neler yapmadık bu vatan için

entry156 galeri
    62.
  1. Son günlerde medyada gitgide sıklaşan başlıklar şöyle: "Gözler Ankara'ya kilitlendi"
    "Gözler istanbul'a kilitlendi"
    "Gözler Washington'a kilitlendi"
    * * *
    Nasreddin Hoca'ya sormuşlar:
    - Hoca, sen ne diyorsun gitgide yoğunlaşan bu başlıklara?
    Hoca gülümsemiş:
    - Bana, demiş; vaktiyle miniklerin pek sevdiği bir tekerlemeyi hatırlatıyor:
    Açıl kilit açıl!
    Açılmaz.
    Anahtarı nerde?
    Suya düştü.
    Su nerde?
    inek içti.
    inek nerde?
    Dağa kaçtı.
    Dağ nerde?
    Yandı bitti kül oldu.
    Vay benim köse sakalım...
    * * *
    Bir akıl hastanesinde delinin biri, bir çile yün almış. Önce eline sarıp bir yün yumağına dönüştürmek için, çilenin ucunu aramaya başlamış.
    Durumu uzaktan izleyen başka bir deli, bağırmış kendisine:
    - Boşuna ucunu hiç arama o yün çilesinin. Sen gelmeden ucunu kestim onun ben.
    * * *
    Hemen söyleyelim ki bu fıkra, Başbakan Tayyip Bey'in ne iç, ne de dış politikasını ima ediyor. Militerlerimizden politik konuşmalar yapmasını sevenler için de öyle.
    * * *
    "Kırmızı Şapkalı Kız" öyküsünün, değişik bir anlatımı:
    Yeşil Şapkalı Kız, ormanın ta ucunda oturan büyükannesine bir çömlek tereyağı ile bir somun ekmek götürürken, ormanda gezinip duran hain kurtla karşılaşır.
    Hain kurdu korkutmak için de, hemen bir ağacın arkasına saklanır.
    Kurt, yanından geçerken ağacın arkasından çıkıp bağırmaya başlar:
    - Cööö cö cö...
    Kurt korkudan bayılıverir orada.
    * * *
    Yeşil Şapkalı Kız, çok da iyi yürekli olduğu için, kurdu oralarda baygın bırakmak istemez ve kendisini ayılttıktan sonra da özür dileyerek:
    - Hemen gitmeliyim ben, der; büyükanneme yağla ekmek götürüyorum.
    * * *
    Kurt sorar:
    - Büyükannen nerede oturuyor?
    - Şu uzaktaki kurumuş meşenin arkasında.
    - Ya demek orada oturuyor, çok güzel.
    * * *
    Yeşil Şapkalı Kız, büyükannesinin kulübesine geldiğinde, kapıyı çalınca içeriden bir ses duyulur:
    - Kapıyı azıcık kaldırıver de it, açılır.
    * * *
    Ve Yeşil Şapkalı Kız, kulübeye girince garip bir şeyler olduğunu sezinler:
    - Ay büyükanne, der; neden senin kulakların bu kadar büyük?
    Büyükanne:
    - Seni daha iyi duyabilmek için yavrum, der.
    * * *
    Bu yanıt bir şeyler anımsatmıştır Yeşil Şapkalı Kız'a, ama sürdürür sorularını:
    - Ay büyükanne, neden senin kolların bu kadar kocaman?
    - Sana daha iyi sarılmak için yavrum.
    - Ay büyükanne, burnun neden büyük bu kadar?
    - Seni daha iyi koklayabilmek için yavrum.
    * * *
    Aslında Yeşil Şapkalı Kız, biliyordur o eski "Kırmızı Şapkalı Kız" öyküsünü, ancak sonunu unutmuştur. Yine de sürdürmeye çalışır sorularını:
    - Ay büyükanne neden gözlerin o kadar büyük?
    - Seni daha iyi görmek için yavrum.
    * * *
    Sonuncu soru bir türlü aklına gelmiyordur Yeşil Şapkalı Kız'ın. Yeniden başlar sorulara:
    - Ay büyükanne, neden senin kulakların bu kadar büyük?
    - Söyledim ya, seni daha iyi duymak için.
    - Ay büyükanne, neden kolların bu kadar kocaman?
    - Sağır mısın sersem, sana daha iyi sarılabilmek için dedik ya...
    * * *
    Büyükanne kılığına girmiş olan kurt, sabırsızlanmaya başlamıştır:
    - Buraya bak, der; sonuncu soruya da gelecek misin, gelmeyecek misin?
    * * *
    Yeşil Şapkalı Kız ise, bir kez daha yeniden başlamıştır sorulara:
    - Ay büyükanne, neden gözlerin bu kadar büyük?
    * * *
    Kurt, birden yorganın üstüne çıkarak ağzını açar ve dişlerini gösterir:
    - Yetti artık be, der; dişleri soracaksın dişleri, neden dişlerin bu kadar büyük, diye...
    * * *
    Birleşmiş Milletler'deki diplomatlardan bazılarına, Ankara-Washington ilişkileri sorulduğunda; "Kırmızı Şapkalı Kız" öyküsünün, "Yeşil Şapkalı Kız" olarak değiştirilmiş versiyonunu anlatıyorlarmış.
    Doğru mu, yanlış mı, bilmiyoruz.
    * * *
    Celal Sılay'dan bir şiirle bitirelim yazıyı:

    Gitti
    işitmek istediğini bir sağırın
    Sezdi havamızdan geçen bir şarkı
    Duyuramadı sesini bu sağıra
    Eridi, gitti!
    Yürümek hasretini bir kötürümün
    Hissetti koltuk değnekleri;
    Kaldıramadı yatağından hastasını
    Çürüdü, gitti!
    Körün görmek arzusunu duydu
    Bahçenin kenarında bir çiçek;
    Gösteremedi yapraklarının rengini,
    Dağıldı, gitti!
    Ve duydu bir açın yemek ihtiyacını
    Buğday tarlasındaki başak;
    Utandı büyümesindeki şehvetten,
    Kurudu, gitti!

    çetin altan
    1 ...