insanı yavaş yavaş öldüren illetlerden -kanımca- sigaradan sonra gelendir. bunun bir kısa vadesi vardır bir de uzun vadesi.
kısa vadesi; durakta otobüs beklemek, arkadaşı/ sevgiliyi beklemek * gibi şeylerdir. bir yandan "nerde kaldı bu?!" diye söylenirken bir yandan beklemenin fizyolojik sıkıntılarıyla uğraşırsınız. ellerde terleme, karın bölgesinde ne idüğü belirsiz hareketlenmeler, volta atma ihtiyacı, oturarak bekleyenlerde bacak bacak üstüne mi atsam kollarımı mı kavuştursam sorunsalı, keşke bunları giymeseydim keşke parfüm sıkmasaydım gibi içsel çatışmalar bu etmenlerin yalnızca bazılarıdır. beklenen kişinin/aracın gelmesiyle ortaya iki ihtimal çıkar: ya bu geliş ve beraberinde yaşananlar beklentinizi tatmin eder ve beyniniz tüm bu gıcıklıkları harddiskten siler ya da beklentilerinizle başınıza gelenler anlaşamaz ve o gün aklınıza o beklenme süreciyle kazınır.
uzun vade ise; sınav sonucu beklemek, iş başvurusu beklemek, okul bitsin beklemek ve sevgili beklemek * gibi beklentilerdir. bunların süreci daha sancılı olur çünkü adı üstünde uzun uzun işkence eder. kimisine kilo aldırır kimine verdirir. bazı takıntılı arkadaşlarda istenmeyen davranış bozuklukları -tırnak yeme, yara soyma, kirpik yolma- yaratır. bir de kısa vadedeki reaksiyonların hepsini beklenen şey akıla düştükçe bünyeye yaşatır. yorucudur oldukça haliyle.
yukarıda sayılan iş bu istenmeyen süreci seven insanlarda, bahsi geçen tepkilerin verilmemesi kurumumuzun etkisi bünyesine dahil değildir.