genç siviller

entry424 galeri
    43.
  1. *ısrarla iktidar yalakası oldukları düşünülen grupmuş. ne söylesek az, zira einstein demiş ''atomu parçalamak önyargıları parçalamaktan daha kolay'' diye, onun üstüne bize laf söylemek düşmez. ama ortada yanlış varsa bu da gün ışığına çıkartılmalı, doğru bilgi kamuoyuna verilmeli.

    *genç siviller içerisindeki her telden adam gösteriş, numunelik, dostlar alışverişte görsün olarak değerlendirilirken ordu'nun yapmış olduğu bir sosyal yardım olayı bizim postal sevicilerin gündemine oturmuş zannediyorum. dost meclislerinde de bunları anlatıp 'öğünmüyorlar', 'övünüyorlar' herhalde. ordu da yardım etmiş, vay vay vay, aslanlar filan şeklinde.

    *bir ülkede ordunun asli görevi nedir? buna ilk anda cevap veremediyseniz zaten sorununuz var demektir. ama ilk anda cevap verenler diyecektir ki ülkenin iç ve dış güvenliğini sağlamak.
    yani rögara çocuk düşünce en üstteki görevli işten alınıyor, fakat gencecik 30 tane fidan göz göre göre, bağıra bağıra ölüme gidince hiçbir görevli yerinden oynatılmıyor. neden? türkiye'de ordu hala kutsal bir şey mi, eleştirilemez mi? her daim demokrat ve sivil insanları eleştiren postal seviciler bunu neden eleştirmiyor? neden o bölgedeki en üst düzeydeki görevli asker kim ise görevinden derhal alınmalıdır demiyor? neden, neden, neden...? tabi biz bu nedenlerin cevabını çok iyi biliyoruz, ama cesareti olan 'sivil olmayan' arkadaşlar çıkıp açıklayabilir isterse, dur demeyiz, üstelik memnun oluruz.

    *aslında bizim de tam sormak istediğimiz soru sorulmuş. 5 yıl öncesinde 0 olan terör şimdi neden pörtledi? dtp meclise girmişken, sorunlar siyasi yollardan çözülmeye uğraşılırken, sivil bir anayasa çalışmasına ağırlık verilmişken, ekonomi iyiye giderken, devletin üst düzey kutsallıkları yıkılmaya başlanmışken...
    neden?
    nasıl bir anda alaaddin'in lambasından çıkar gibi terör, bomba, bilmemne olayları ayyuka çıktı?

    *özgürlük kavramının anlamı aslında çok derin, üzerine kaç kitap yazılsa yine az gelir. ama en basit tabirle, ilk toplumsal sözleşme zamanından beri söylenen nedir? özgürlük, başkasının özgürlük alanına müdahale etmeyinceye kadar özgürlüktür. başkasının alanına girdiğin an bu, özgürlük olmaktan çıkar.
    sansür meselesinde de bu vardır. basın özgürlüğü denen şey televizyonda her şeyi gösterebilmek demek değildir.
    bu, türkiye'de dışarıdan alınan kavramların bir beden büyük gelmesi olayıdır aslında. yani, basın özgürlüğü diye bir şey ithal etmişiz, ama nerede ve nasıl kullanılır bilmiyoruz. yani canlı yayında birinin kellesini kıtır kıtır ekmek bıçağıyla kesmek ve bunu göstermek basın özgürlüğü içerisine girmez.

    *zaten ülkede hali hazırda ırak'a gireriz barzani'yi keseriz, meclise gireriz 20 piçi asarız şeklinde şövenist, kafatasçı söylemler ayyuka çıkmış vaziyetteyken bunu bir de televizyon başkumandanları aracılığıyla pohpohlamak ülkenin yararına değil zararınadır.
    baksan ülkemin gazetelerinin çoğu yazarı en kral savaşçı, en kral asker kesildi. kimisi çıkıyor 3 sorti 40 füze diyor, kimisi haydin yiğitlerim alın orayı gelin, musul, kerkük de bizim diyor.
    sanarsın ki hepsi birbirinden başkumandan!

    *her kesimden 3-5 kişi alıp biz demokratız havası vermiyor genç siviller. hee öyle bile diyorsanız buyrun önden, her kesimden 3-5 kişi alın ve günlerinizi beraber geçirin bakalım. kokuyor diye, şivesi kötü diye iğrendiğiniz kürtlerle, vatan haini diye yanına yaklaşmadığınız ermenilerle, kız vermediğiniz alevilerle, okullarınıza sokmadığınız türbanlı kızlarla, çember sakallı, top sakallı, sakalsız, kel, kıvırcık saçlı adamlarla beraber olun.
    hodri meydan! görelim kimmiş demokrat!
    6 ...