adam

entry176 galeri video3
    100.
  1. ikindi vakti, evinin yanındaki parkta, çimenlerin üstünde boş adımlarla yürüyordu. çok gelmezdi bu parka. belli ki sıkıntılıydı. iç geçirerek, rengini kaybetmiş bir banka oturdu.

    neden burada olduğunu bilmiyordu. ne yapacağını da. sadece uzaklaşmak istemiş, bıkmıştı. çok geçmeden yanına mavi gömlekli, lekeli pantolonlu, başının tepesi açılmış, yaşlıca bir adam geldi. bir an bakıştılar. ikisinin suratında da anlamsız bir ifade vardı. ikisi de bu durumdan rahatsızdı. yalnız kalmak için bu parka gelmiş iki insan, harap halde olan parktaki tek bankta yan yana oturmuş, somurtuyorlardı.

    yaşlı adam, bir şeyler homurdanıp kalktı. adımlarını, kelini okşadıktan sonra hızlandırdı. telaşlı bir şekilde, parkın kenarındaki yokuştan çıkıyordu.

    bankta tek kalkmaktan hoşnut görünen adam, yaşlının bu davranışını anlamlandıramadı. gayet rahat bir şekilde yanına gelen birinin, koşarcasına yanından uzaklaşması. garip gelmişti, ki herkese böyle geleceğini düşünüyordu.

    bu düşünceden sıyrılarak, parkı meraklı gözlerle süzmeye başladı. bir süre sonra
    bu yaptığı işi nedensiz gördü ve vazgeçti.
    parktaki güzel sayılabilecek tek şeye, çimenlerin arasından yükselen ağaca boş bir şekilde bakmaya başladı. bunun da nedensiz olduğunu biliyordu ama bakmak, kendini rahatlatıyordu. o sırada ağacın dibinde birden biten kuş, dikkatini onun üzerine yöneltmesini sağladı. kuş, oldukça rahat görünüyordu. ağacın dibindeki, nerden geldiği belli olmayan, ekmek parçalarını bulduğu için mutluydu ve onlarla meşguldü. daha çok ekmeği var, biraz daha buralarda bulunur diye düşündü adam. tam o sırada kuş, aniden, bir şeyden rahatsız olmuşçasına parkın kenarındaki yokuşa paralel, telaşla uçmaya başladı. kanat çırpışlarının sesi adamı rahatsız etmişti. ama bunu düşünmeye fırsatı olmadı. çünkü kuşun yaptığı bu anlamsız hareketi düşünmekle meşguldü.

    yaşlı adamı düşündü. benzerlik kurmaya çalıştı. sonra bu düşüncesinin de nedensiz ve boş olduğunu düşündü. kendini düşünmekten alıkoydu.

    hiçbir sorunu yok gibi görünüyordu.
    ama rahat değildi. onu rahatsız eden bir şeyler vardı. başkalarının sorun saymayacağı bir şey olmalıydı. bu rahatsızlıktan kurtulmaya çalışırken, parkın karşısındaki yoldan geçen iyi giyimli bir genç gördü. hovarda adımlarına, ağzını hafif büzerek çaldığı rastgele ıslık eşlik ediyordu. islıklarını kesmeden, umarsızlıkla saatini kontrol etti.
    yüzünde bir şaşkınlık ifadesi oluştu. adımları birden hızlandı ve telaşla yokuşa doğru yöneldi. parlak siyah ayakkabılarının çıkardığı ses, adamın kulaklarında yankılandı ve bir süre sonra kayboldu.

    etrafında kimse kalmamıştı. sesini birine duyurmaya çalışır bir şekilde gürültülü bir nefes aldı. belki de içindeki sıkıntıyı bu nefesle uzaklaştırmak istiyordu. olmadı.

    o da saatine bakıp yokuştan koşarak çıkmak istedi. yapamadı. çünkü bir acelesi yoktu. sorumluluğu yoktu. amacı yoktu. onu rahatsız eden şey, amacının olmaması değil, başkalarının amacı olmasıydı. azmi yoktu, duyguları yoktu. o yoktu ve olamayacaktı...

    ağır ağır yerinden doğruldu. çimlerin üzerinde attığı birkaç adımdan sonra kaldırıma ulaştı. boş adımlarla kirli kaldırımda yürümeye başladı. hissetmek istediği tek şey gecenin kirli kokusuydu. gözlerini kapattı. bir şey duymak istemiyordu.

    kimse onu fark etmeden saatlerce yürüdü. ve yoruldu.

    kimse onu fark etmeden yıllarca yaşadı. ve...
    0 ...