müslüman olan bir insanın namaz kılmaması eskiden hayal bile edilemeyen, sorusu dahi sorulmayan bir konu iken, günümüzde dindarlık alameti olarak sayılan bir konuma gelmesi tuhaftır.
namaz, tıpkı yemek, içmek gibi müslümanın gündelik yaşantısı içinde olağan bir itiyat gibidir.
namaza başlayıp da vesveselenip bırakmak gençler arasında sık sık gördüğümüz, şeytanın bir aldatmacasıdır. her namazınız mükemmel olamaz ki zaten. şöyle düşünmek lazım, velev ki namazımız kabul olmayacak kadar nefsani meşgalelerle dolu bile olsa, namazı terketmektense hiç olmazsa olduğu kadar devam etmekle mevla teala'nın rahmeti umulur. sakın ha sakın terkedilmez. doğrudur demiyoruz ama, akşam zilzurna sarhoş da olsan, günahın batağın dibine de vursan, ayılınca namazını kılacaksın müslüman. bunun alternatifi yok.
hanefi mezhebi haricindeki 3 hak mezhebin tamamı namazını bilerek terkeden kişinin dinden çıkacağında ittifak etmişlerdir. hanefi mezhebi dahi en yumuşak yaklaşımla meseleyi ele aldığı halde namazı terkeden kişi içi çok ağır yaptırımlar ve ihtarlar verir.
işinde olduğu için namazını kazaya bırakan kardeşime şunu söylemek isterim. herkes kendi zorluğunu kendi bilir. uzaktan ahkam kesmek haddimiz olmamalıdır. ama eğer işyerinde namazı kılabilecek beş dakikacık bir fırsat ve mekan bulabiliyorsanız, onu eda etmelisiniz. göz göre göre kazaya bırakmanız uygun bir tutum değildir. buna imkan yoksa, geçiminizi temin etmek mecburiyetinde iseniz, namaz kılabileceğiniz bir iş için bakınmanız sizin için daha hayırlıdır. bunu da yapamazsanız, geçimini temin etmek için çalışan kişinin öğlen ile ikindiyi tek vakitte cem etmesine fetva verdiğini bildiğimiz hanbeli mezhebinin bu konudaki görüşünü ve kendi durumunuzu ulaşabildiğiniz bir bilene danışabilirsiniz.