zaten ne zaman moda değiller ki. sürekli onları konuşuyor, onları tartışıyoruz. koca ülkede sanki onlardan dertli, onlardan sorunlu kimse yok. bir tek onlar üzülüyor, bir tek onlar acılar yaşıyor...
ama bizim yaşadığımız acıları ne yaşayabilir, ne de anlayabilirler.
biz her konuda onlar adına empati yaparken, onlar bizim namımıza bir adım bile atmıyor, varsa yoksa kendilerini düşünüyorlar.
şimdi davutoğlu iktidarında akiller yeniden hortladı.
baktım da geçen gün yine toplanmışlar. apo iti için özgürlük talep ediyorlar utanmadan. daha doğrusu apo'nun özgürlüğü için gerekli girişimleri ve başvuruları yapacaklarmış...
yukarıda yaşadığımız acılardan bahsetmiştim.
tabi, apo'yu serbest bırakma girişimleri olabilir, zaten 2015'te apo'nun serbest kalacağını 5 senedir yazıyoruz, kendimizi hazırladık.
ama bunlar serbest bırakmayla yetinmeyip daha da ileri gidecekler.
kürtler bizlerin etinden sütünden faydalanmaya devam edip, yan gelip yatacak.
biz de eşşekler gibi onlara bakmaya devam edeceğiz.
hala bazı dangalaklar var, hümanizm türküleri söyleyip, kürtlerle dost olmamız gerektiğini savunan yaratıklar var.
bu acıları ben de yaşadım.
hem askerdeyken, hem sivil hayatımda.
en yakınlarımı kaybettim. beraber büyüdüğüm amcamın oğlunu, silah arkadaşlarımı, normal arkadaşlarımı, komşumu...
ama siz bu acıları yaşamayanlar, onlara "kardeş" gözüyle baktınız, onlarla birlikte yaşamamız gerektiğini savundunuz. her seferinde siz haksız, ben ise haklı çıktım.
şimdi soruyorum size,
bu acıları yaşayabilir misiniz? bu acılara katlanmak pahasına hala kürtleri sevebilir misiniz?
hangi mantık bana "protez bacağına haciz gelen gazi" ile kobani protestosu yaparken vandalizmin en nadide örneklerini sunan kürtlerin kardeş olduğunu izah edebilir?
hangi mantık bana kürtler elektrik çalarken, şehit ailesinin elektriklerinin kesilmesini izah edebilir?
onlar kalleş oldukça, biz onlarla dost ve kardeş olamayız.
onlar hırsız oldukça, biz onlarla dost ve kardeş olamayız.
onlar iki yüzlü oldukça, biz onlarla dost ve kardeş olamayız.
onlar kanımızı emmeye devam ettikçe, biz onlarla dost ve kardeş olamayız.
onlar serap eser'lerimizi yaktıkça, askerimize pusu kurdukça, doktorumuzu, öğretmenimizi öldürdükçe, polisimize taş ve molotpof attıkça, biz onlarla dost ve kardeş olamayız.
onlar iktidarı türlü istekleri için kukla yaptıkça, biz onlarla dost ve kardeş olamayız.
onlar bizim çektiğimiz acıları anlamadıkça, biz onlarla dost ve kardeş olamayız.
kısacası, onlar bu ülkede oldukça, biz onlarla dost ve kardeş olamayız.
sözün özü budur.
bırakalım ne halleri varsa görsünler.
bizler "kürtsüz türkiye'de" rahat ve huzur içinde yaşayalım.