rte'nin düşünce parametrelerini iyi anladığımı düşünüyorum. o hem hastalıklı hem de takıntılı bir düşünce dünyasına sahiptir. kendi vehmettiği efsanelere inanır eğer efsanelerin olma ihtimali ufukta gözükmüyorsa ''tanrıyı kıyamete zorlayan'' evangelistler gibi kaderi kendi istediği tarzda bükerek, ütopyasına uygun hale getirir. bu ak-saray denen komedi, kanaatimce sıhhati oldukça şüpheli olan ''ahir zamanda müslümanların ele geçireceği beyaz bir bina'' dan bahseden hadise dayanıyor. hatta yirmi sene kadar önce gerek nurcu gerekse diğer cemaatlerdeki bazı kişiler, bunun beyazsaray'a işaret ettiğini ve allah'ın izniyle beyazsaray'ın da islamla şerefleneceğinden dem vururlardı. tabi hüseyin obama diye mecliste takdim ettikleri beyaz sarayın siyah adamı, pek onların istediği tarzda biri çıkmadı. hoş, obama'nın müslüman olması değil, kendi dış politikalarının cahil halk kitlelerince tasvip görmesi açısından obama'nın müslüman geçmişe sahip olması mühimdi. şimdi madem beyazsaray, müslüman olmadı biz de kendi beyazsarayımızı kurarız düşüncesi hasıl olmuş. orada da oturmak kendini mehdi ve halife-i ruyi zemin zanneden şahsiyetin inhisarındadır elbet. ola ki isa aleyhisselam dahi oraya inebilir. gelir eliyle mehdinin yüzünü mesheder, onu kutsar, beraberce kılıç kuşanırlar, kafir ve fecere esed'i tahtından indirirler, kılıçdaroğlu'na 70 celde vururlar, bahçeli'nin ağzına biberli püskevit sürerler, ila ahir.. onun haricinde ebedi olma arzusu, büyük ve görkemli olana karşı duyulan çiğ hayranlık, dünyaya icraat dönemini sembolize edecek bir imza çakma isteği, bunların hepsi doğru. ama sonuçta rte de eserleri de türk halkının kendi tercihlerinin neticesi. karşılıklı rızaya dayanan bu ilişkinin sayısız arızalı mahsulunden sadece birisidir bu ak-saray..