oky'nin bir evinin, cihangir'de bir evinin demirhan'ı. cihangir'de bir ev'in tamamen gerçek karakterlerden kurulu olduğunu ve bir arkadaşımdan metin demirhan'ın da demirhan olduğunu öğrendiğimde daha çok sevmiştim bu adamı. her evin bir demirhanı olmalıydı, laf sokmalıydı, zeki olmalıydı, sinema hastası olmalıydı, bir de tonton olmalıydı. herhalde uzun süreli ve bağımlı mizah dergisi okurları yıllar boyu her hafta yada her ay takip ettikleri karakterleri bir süre sonra bilmeden içselleştirip gerçek bir figür gibi görmeye başlıyorlar. uzun süreli bir birliktelik ve mizah dergisi okurken yaşanan o içe dönük, kendin ile başbaşa kalma hali ile o başka, bambaşka dünyanın karakterleri gerçek dünya ile kaynaşabiliyor. hilal'e aşık olmanın eşiğinden döndüm yahu ben ordan biliyorum. e işte bir de bu çizgiroman karakterleri kanlı canlı insanlar ise ve sen onların daima karikatürize edilmiş o naif, ne yaparlarsa yapsınlar sıcak, sevimli hallerine alışıp iyice arkadaş dost belleyebiliyorsun. demirhan'da işte metin demirhanlıktan çıkıp metin abi oldu galiba böyle bir süreç sonunda. karşılık beklemeden herkese güzellik yapmaya ne kadar meraklı olduğunu, her filme "kolay o buluruz" deyip illa ki sözünü unutmadan bir gün önünüze koyduğunu, bitmek bilmeyen tatlı sohbetlerini ve fantastik olana olan delicesine merakını dinledikçe, bildikçe, duydukça daha da sevmiştik. yani bu yaşta, yaşamayı bu kadar seven bir adama, bu kadar dolu bir adama yakışmadı ölüm ya neyse. cihangir'de bi ev artık "pause"layamayacak sanki. üzüntü ile ve malesef "stop".