dinini bilen müslümanların da kabul ettiği bir gerçektir. dinlerine göre mahzurlarını uzun boylu sayıp dökmektedirler...
tabi evlatlık edinmeyi yasaklamanın mahzurları konusunda bir laf etmezler. bazılarını sayalım:
1- sözde himaye ettiğin yetime evinde bakamayacaksan nerede bakacaksın? hele ki yetimhanelerin olmadığı zamanlarda...
2- yetimlerin tek derdinin "himaye edilmek" olduğunu sananlar hayatlarında hiç yetimhane görmemiş, vicdanını inançlarına ipotek etmiş şahıslardır. hayvan bile beslememişlerdir. yetim bir hayvanı alın, bakın da bir görün tek derdi karnının doyurulması mı?
din tacirleri islam'ın pek devrimci bir din olduğunu iddia ederler... işte devire devire neyi devirdiğini açıkça görüyoruz: insanlığın dinlerden bağımsız olarak geliştirdiği, "cahiliye insanları" diye aşağıladıkları insanların bile sahip çıktığı, saygı gösterdiği en insani kurumlardan birini!...
sebep? peygamberin evlatlığının eşiyle evlenmek istemesi!... ve ayrıca insanlık dışı kaç göç hükümleri!...
ortada devrilmesi gereken kölelik gibi bir kurum varken, bu kurumu kutsayan, insanın diğer bir insanın malı olması helal sayan bir dindir islam... işlerine gelen konularda mahzurları sayan dökenler, bir insanın diğer bir insanın alınıp, satılabilir malı olmasının mahzurları konusunda bir kelime etmezler.
laf oraya gelince tek diyebildikleri islam'ın bir insanın diğer bir insanın malı olmasının mahzurlarını hafiflettiğidir!...
bunlara göre allah vardır. öyle emirler gönderir ki ilelebet geçerlidir. mutlak kudret sahibidir, hükümlerini bildirirken, aynen evlatlık konusundaki ayetlerde de ifade edildiği gibi, insanların tepkisinden çekinmez. fakat nedense sıra yasaklanması hakim sınıfları kızdıracak olan köleliğe gelince bir britanya imparatorluğu (önce köle ticaretini, sonra köleliği yasaklamışlardır) kadar girişken davranamaz.