günlerden neydi bilmesem de ayın 12'siydi. aylardan ne bilmesem de soğuktu ve ısınmak için öpebileceğiniz hiç bir umut yoktu. şimdi bunun suçlusu tanrı mı yoksa göz müydü? kim bilir. sadece ufak bir araba lastiği de olabilir. hayat bu kadar saçma ve basitti. yine de denemeye değer değil mi?
kahraman kapıdan dışarı çıktı. evinin dışında çıktı. korkusunun içine girdi. huzurunun tam ortasında kesti mutluluğunu. bildiğini unutmak için aldı eline anahtarını. anahtarını yiyemezdi. attı o yüzden sadece cebine ve yürüdü. yürüdü ki bilebilsin yaşadığını. koşmadı ama, koşmak için daha erken. koşanlar anlar ne demek istediğini. koşmak için her zaman erkendir ve koştuğunda hep geç kalmışsındır. yürürken gördü onu. sıradan bir insanı. hikayemizle hiç ilgisi olmayan o sıradan insan şimdi burada kendine bir yer bulmuştu. ne kadar kolaydı. sıradan bir insanı, buraya yazarak onu artık sıradan bir insan olmaktan kurtarmıştı. eğlenceli.
''hey sıradan adam, dur. dur çünkü artık sıradan değilsin.''
sıradan adam şaşırdı. koşma zamanı gelmişti galiba. hayır henüz erken. sıradan adamlar konuşamazdı ama. ne diyecekti şimdi. kahraman bu sorunu çözdü.
''sana bir isim lazım sıradan adam, bir ismi olanlar konuşabilir ve bu hiç komik değildir. sen artık zaman olacaksın. isminle gurur duy ve konuş özgürce.''
zaman güldü ve dile geldi: ''sevgim sizinle değildir, lakin minnettarım hüznünüze. acımanız acınası da olsa bildikleriniz yaratır mutluluğumu. yolum artık ifadelidir bir şeyler için ve lütfen, benimle bir şeyler için.''
kahraman mutlu oldu. sevmedi elbette hüznü bunu. kahraman mutsuz oldu.
''peki zaman, ancak çabuk olsun lütfen. koşmak için geç kalmak istemem''
yürüdüler beraber. yürürken konuşmadılar. konuşabilirlerdi ancak bu tamamen başka bir hikayenin konusudur.
durdular bir şeyin önünde. adı neydi bu şeyin. bunu kahraman bilmiyordu, zaman ise bilmemeliydi. sordu yine de zaman'a, ''nedir bu?''.
''bunu bilmemeliyim, ancak sessizliğim bu hikayeye sadece biraz daha sıkıcılık katacaktır. ah, evet söyleyeceğim sana ne olduğunu. bu bir *?!# kutusu.'' dedi zaman.
adı söylenmeyerek olaya daha büyük bir sıkıcılık katan bu kutu ne işe yarayabilirdi? bunu düşünmeye zamanı yoktu kahraman'ın. zaman'ın da yoktu.
yürümeye devam ettiler neden sonra. işte bir şeyler içilebilecek bir yer. ancak bu yerin bir adı olmalı. buraya daha çok gelecekler. bir daha başka yere gideceklerine ihtimal vermem. buraya ad verme işini zaman'a bıraktı kahraman.
gözlerini kıstı zaman, -birini tanımak için uygun bir an. onu izlemeli ve bir şeyler öğrenmelisiniz.- mekana baktı, dışarıdaki sesleri dinledi, sadece susabilirdi oysa kahraman'a burayı sevdiği söyledi. nihayete erdiğinde tavırları, hükmünü verdi: ''buranın adı uzay olsun.''
----
olacak şey vardır daha. uzun bir yola çıkmanın farklı yolları vardır. ben kısa bir yoldan sonra uzun bir molayla başlarım uzun bir yola. belki bir gün, hatta yarın sizin hikayelerinizde sizin yolunuzu izleriz. o zaman yargılamaz kimse sizi, sizin yaptığınız gibi. heyhat kim bilir belki gelmez yarın bile.