allahı sadece kuranı kerimle ispatlamaya çalışmak

entry12 galeri
    4.
  1. aşağıdaki yazıyla eşdeğerdir. yazı bana ait değildir. alıntıdır. elçiye zeval olmaz, yüklenmeyin bana durduk yere.

    --spoiler--
    bölgesel ve yerel bir kitap olması ve sadece belirli bir kesime hitap etmesi de ilginç bir kanıttır kanımca. zira tüm evrenin yaratıcısı olan bir tanrının bu kadar bölgesel ayrımcılık yapması çok şüpheli bir hareket.

    bir an için kuran'ın gerçekten tanrı tarafından indirildiğini farzedelim. elinizdeki bu sıfır kilometre dini yayıp dünyayı islamlaştırmak istiyorsunuz. tabi kutuplardan, keşfedilmemiş adalar ve kıtalardan bihaber olmadığınızı da farzediyoruz. geminize binip şöyle hint okyanusunu geçip avustralya'ya varıyorsunuz. aborjinler orada hala avcı toplayıcı bir yaşam tarzı sürerken kendilerine kuranı gösteriyorsunuz. yazının ve kitabın ne olduğunu bilmeyen bu zavallı insanlara derdinizi anlatmanız biraz zor olabilir. alkolün haram olduğunu anlatmadan önce sanırsam alkolün ne olduğunu öğretseniz iyi edersiniz. vücutlarının çoğu yeri açıkta gezen bu insanları memeleri yeni tomurcuklanmış kız çocukları (nebe 33) ile dine yöneltmek zor olacak. en iyi atlayın geminize devam edin.cehennemlik olsun kafirler.

    polinezya'daki binlerce adayı tek tek gezip dininizi yaymaya ömrünüz yetmeyebilir sanıyorum. bunlar belki tarımı biliyorlardır ama yine kitabın ne işe yaradığını anlatmak için oldukça zamana ihtiyacınız var. yeni gine'ye uğramazsanız iyi edersiniz. zira bu ilginç adada binlerce değişik kabile yaşar. yabancıları hiç sevmezler ve kendi topraklarından dışarı pek çıkmazlar. zira başka bir kabilenin bölgesine girdiklerinde öldürüleceklerini bilirler. ayrıca birbirinden farklı 1000 den fazla dilleri vardır bu yüzden. tercüman bulmanız ve hayatta kalmanız zor. bu topraklara binlerce peygamber gelmesi lazım. sonunda hepsinin cehennemde yanmasına göz yumup onları kendi hallerine bırakıyorsunuz.

    haftalarca süren bir yolculuğun ardından paskalya adasına geliyorsunuz. onlarca tonluk heykelleri nasıl diktiklerine dikkat edin belki şeytan taşlama için daha güzel bir taş dikebilirsiniz böylelikle. paskalya adalılara okuma yazma ve arapça öğretme sürecini geçtikten sonra en yakın kara parçasına 1200km uzaktaki bu adada kutsal kitabınızı çoğaltacak materyal bulmanız zor olabilir. al i imran suresindeki "kadınlar, altın gümüş hazineleri, cins atlar ve tarlalar sizler için çekici kılınmıştır ama bunlar geçici metalardır" ayetini anlamadılar. zira kendilerinde bu saydığınız "çekici metalardan" kadınlar dışında hiçbiri yok. ayrıca onlar için en kıymetli ve statü sembolü olan şey kırmızı boya. burada altından çok daha ender ve kıymetli çünkü. kutsal kitabınızda neden kırmızı boyadan bahsedilmiyor diye soruyorlar. domuzun haram olduğunu anlatırken size domuz ne diye sorarlarsa şaşırmayın. zira paskalya adasındaki tek evcil hayvan tavuktur. neyse ki tavuk helal ama bu zavallı insanlar belli bir süre sonra adalarındaki açlıktan dolayı fareleri ve hatta kendi cesetlerini yiyecek kadar zor duruma düşecekler. sizi yemeden bunları devasa heykelleri ile başbaşa bırakıp daha medeni halklar aramaya dikkat edin.

    müjde güney amerikaya geldiniz. burayı avrupalılardan önce keşfetme şerefini müslümanların kazanması çok tatlı. buradakiler az çok yazma biliyor ama sizden pek hoşlanmayabilirler. kitabınızdaki "dörtnala koşan atlara yemin olsun ki" (adiyat 1) kısmı ilgilerini çekti. at, deve gibi hayvanları hiç bilmediklerinden kendilerine biraz oryantasyon eğitimi vermeniz gerekecek. maya'ların takvimlerini görünce biraz ezik hissetmeniz çok doğal. çünkü siz hala ay takvimine göre günlerinizi hesaplarken maya'lı "ilkel" kafirler yılın 365 gün ve 6 saatten biraz daha uzun olduğunu çoktan bulmuşlar ve güneş takvimini kullanıyorlar. kendilerine kuran öğretirken onlardan da bir şeyler öğrenirseniz fena olmaz. kendileri ile ortak bir tanrılara kurban kesip adak adama kültürünüz olduğunu görünce çok sevineceksiniz. yalnız onlar genelde insan kurban ettiklerinden tercihlerini değiştirmelerini isteyebilirsiniz. buralarda deve, koyun, sığır, keçi gibi hayvanlar yok malesef. helalse belki lama? ama daha önce duymadığınız bir hayvan. bir bilene danışın kesmeden. ayrıca daha önce kendi topraklarınızda görmediğiniz domates, patates, kakao gibi bir çok yeni bitkinin yanında ilk çekişinizde başınızı döndürecek ve sağlığınıza zarar verecek tütünü de burada gördünüz. alkol gibi bunun da haram olması gerekirdi ama sizin geldiğiniz yerde bilinmiyordu tabi. kendilerine yahudilere karşı sert davranmayı ve kuranda öğütlediği gibi onlarla dostluk yapmamayı tembih ederken ortalıkta pek yahudi olmadığını da hatırlamanızı tavsiye ederim.

    kuzeye doğru giderken büyük ihtimal kızılderililer sizi pek hoş karşılamayacak. zira barbar vikingler de tüm avrupayı kolonize edebilmelerine rağmen kuzey amerikaya geldiklerinde geri kaçmak zorunda kalacaklar sizden sonra. en iyisi kendi kendinize bi challenge yapın ve eskimo'ları islama davet etmek için yelkenleri kuzeye kırın.
    hava sizin için biraz soğuk olabilir. kuranda böyle şeylerden bahsetmiyor tabi ama öğrenmiş oldunuz. eskimolar hayatta kalma mücadelesi ile uğraştıklarından daha barışçıl sayılabilir. kuran'ı tanıtmanız ilgilerini çekti ve deniz nimetlerinin helal olduğunu (maide 96) söylemeniz içlerini ferahlattı. peki ya fok balığı ve kutup ayıları belki balina? zira burada yiyecek başka pek hayvan yok. kuran'daki yunus peygamberi yutan balinaları görmek ilginç bir tecrübe. yalnız yakından inceleyince gördünüz ki balinaların boğazları insanın geçemeyeceği kadar darmış. peki yunus peygamber o balinanın karnına nasıl girmiş? allah'ın bir hikmeti diyip geçiyorsunuz. meraklı bir çocuk kurandaki "cennette gölgeler devamlı olacak" (nisa 57) ayetine takıldı. güneşli olsa daha iyi olmaz mı? biz çok üşüyoruz da? allah'ın işine karışılmaz dediniz. ama "biz günleri hesaplayasınız diye aya yörüngeler verdik" (yunus 5, bakara 189) derken neyi kastettiğinizi anlamadılar. burada yılın büyük bölümü bulutlu geçiyor malesef. bu karlı ülkede de domuz, alkol vs olmadığından bunlarn yasak olduğunu söylemeden geçebilirsiniz. eskimoların soğuktan dolayı sıkı giyinmeleri hoşunuza gitti. tesettüre alışmaları tropikal iklim insanlarından kolay olacak. yalnız oruç konusunda sizi şüphe ile karşıladılar. zira burada bazı günler güneş hiç batmıyor. kuranda yazması gerekirdi ama neyse. kuranda geçen "güneşin battığı ülke"(kehf 86) sanırsam biraz uzaklarda kaldı. ayrıca şu an dünyanın o kadar kuzeyindesiniz ki kıblenin tam olarak ne tarafta olduğunu bulmanız biraz zor olabilir. ayrıca sanırım mekke buradan biraz uzak ve pusulayı kafirler daha icat etmedi. umarım kıble diye yanlış bir puta dönmezsiniz. görünüşe bakılırsa yeni dininizi pek sevmediler ve kutsal kitabınızdan hiçbir şey anlamadılar. buradan da eliniz boş dönüyorsunuz ve doğuya açılıyorsunuz.

    avrupa göründü. buradaki halkların bazıları sizden çok daha ileri kültür geliştirmişler ve silahlı güçleri sağlam. hristiyanlığı daha yeni yeni kabul ediyorlarken yepyeni bir dinle kafalarını karıştırmasanız iyi edersiniz. biraz güneye gidince durun bir dakka geldiğiniz kıtaya, afrikaya geldiniz? dünya yuvarlak mıydı yani? kuran'da yazmıyordu böyle bir şey. neyse mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler. afrikanın çölünün güneyinde tropikal bir kuşak var. bu amansız ormanların içinde dininizi yaymaya çalışırsanız yolunuzu kaybetmeniz olası. ayrıca bu bölgede insanlar o coğrafyada yaşam alanı geniş olan sinek ve haşerelerden dolayı sıtma gibi bulaşıcı hastalıklardan kırılıyor. sizin cehennem azabı hikayelerinize pek kulak asmayacaklardır. bulaşıcı hastalıklar hayvanları da etkilediğinden zaten evcil hayvan da yetiştiremiyorlar. bu yüzden sizin kurban ibadetlerinizi yerine getiremeyecekler. domuz bulsalar zaten haram olsa da yiyeceklerinden emin olabilirsiniz. en iyisi tanrınızın onlara biraz daha coğrafi şartlara uygun bir din göndermesini dilemek ama sanırsam sizinkisi son dindi. yazık hepsi cehennemlik olarak ölecekler. bu insanları böyle farklı coğrafyalarda yaşamaya mecbur kılıp kendisine inanmadıkları için cehennemde yanmaya mahkum eden tanrınızın adaleti kafanızı karıştırmasın. çünkü o herşeyi bilir. en azından siz hurilere kavuşabileceksiniz.

    büyük dünya keşfiniz dininizi ve kitabınızı yaymak adına pek verimli geçmedi malesef. ne ilginçtir ki gittiğiniz her ülkede halkların kendi coğrafya ve yaşam tarzlarına uygun dinler icat ettiklerini gördünüz. tıpkı sizin dininizin sizin coğrafyanızdaki dinlere benzemesi gibi. zira dünyada sizin gibi yaşamayan, sizin haram dediklerinizi hiç görmemiş olan, ibadet dediğiniz şeyleri yapmalarına imkanları olmayan, haram dediğiniz yiyecekleri yemezlerse açlıktan ölecek olan ve en önemlisi sizin onlara dayattığınız hayat tarzını yaşayabilmelerinin imkanı olmayan, binlerce yıldır kendi uydurdukları dine uyan ve sizin dininizi de uyduruk olarak gören insanlar var. pek haksız da sayılmazlar. dininiz umarım hayatınızı daha yaşanabilir kılar ama mümkünse kendi çölünüzde yaşayın. zira kitabınız ve dininiz sadece o bölgeye hitap ediyor malesef.

    edit: bir takım tepkiler geldi. örneğin araplara indirilen bir kuran japonlardan mı bahsedeceğidi? gibi. anlatmaya çalıştığım şey tam da bu. dünyada belki yüzbinlerce din icat edilmiş ve hepsi de ait olduğu bölgenin kültür, dil, coğrafya ve iklimine uygun tasarlanmış. çöl dinlerinde kardan bahsedilmediği gibi soğuk ülke dinlerinde de çölden bahsedilmez. yani merak etmeyin uzak doğu dinlerinde de araplardan bahsedilmiyor. domuzu haram ilan ederken kimse dünyada domuz yetişmeyen topraklar olduğunu düşünmemiş.

    islam inancında tanrı "zamandan ve mekandan münezzehtir" yani islamın tanrısı eğer varsa mesajı evrensel ve sonsuza dek anlam ifade edebilecek cinsten olmalıydı, 7yy araplarına mahsus bir metin olmamalıydı. el alim yani her şeyi bilen dediğiniz tanrı okyanusun karşısındaki halkları da tanımalı, oranın coğrafyası, bitki ve hayvan çeşitliliğinden haberdar olmalıydı. kuranda üzüm,incir,hurma gibi meyvelerden bahsederken sadece amerikada yetişen domates, patates, biber, kinoa gibi gıdaları da bilmeliydi. hatta biraz daha evrenselleşip en azından güneşin dünya etrafında dönmediğini bilebilmeliydi. tanrı tüm kullarını kendisine davet ediyorsa daveti bir arabı olduğu kadar eskimoyu, inkayı, aborjini de etkileyebilmeliydi. kuranın anlatım dilinin 7yy ortadoğu kültüründen öte geçememesi bunun oranın insanları tarafından yazıldığının kanıtıdır. indirildiği 20 yıl içinde bile defalarca güncellenen, bazı ayetlerinin hükmü kaldırılıp yenileri getirilen (bakara 106) bir kitabın 1400 yıl içinde zaten tamamen hükümsüz olması gerekir. 2 yıl önce çıkan cep telefonunu eski bulan müminlerin bunu görememeleri çok ilginç.

    tanrı dediğiniz sonsuz varlığın milliyeti, kültürü, coğrafyası olamaz. bir örnek vermek gerekirse coca cola'nın ceo'sunun tüm çalışanlarına italyanca bir mektup gönderdiğini ama mektubun sadece tüm şirketin tek bir bölümüne - atıyoyorum şişeleme- bölümüne hitap ettiğini ve diğer kısımlar hiç yokmuşcasına yazıldığını düşünün. bu şirkette yüzlerce ülkede muhasebe, dağıtım, reklam, satış, ar-ge vs gibi binlerce diğer bölümde çalışanlar bu mesajdan hiçbir şey anlamıyorsa ya ceo ceoluğunu bilmiyordur ya da bu şişeleme bölümünden italyan bir elemanın tüm şirkete yaptığı şakadan öte değildir. saygılar
    --spoiler--
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük