Mideniz ağrımıyorsa, midenizi unutursunuz; böbrekleriniz ağrımıyorsa, böbreklerinizi de...
Ayaklarınız, bacaklarınız, apandisitiniz, dişleriniz, kollarınız, omuzlarınız ağrıya acıya, size kendilerini hatırlatmıyorlarsa; sağlıklısınız demektir.
* * *
Geçip giden ve ömrünüzü azaltan zamanı unuttuğunuz ölçüde de, "mutlu"sunuz demektir. Hele o süreci, sevdiğiniz biriyle "ortak bir unutkanlık" içinde yaşıyorsanız.
Saatlerin nasıl geçtiğini bir türlü fark edemezsiniz.
Cezaevlerinde ise zaman hiç geçmez; asıl ceza da budur.
* * *
"Devlet"in kendini sürekli hatırlattığı yörelerle; sokaklarında, caddelerinde üniformalı polislerin dahi pek görünmediği yörelerden söz açarak, "kamu hukuku doktrinleri"ne bodoslamadan dalmayalım.
* * *
Dinmeyen bir baş ağrısı gibi, "devlet"in kendini hatırlatmadığı bir bardak su dahi bulunmadığında; yasaması, yürütmesi, yargısıyla organlarda ya kronik bir bronşit vardır, ya öksürüklü bir tüberküloz
* * *
21. yüzyıl, zamanı unutma yöntemlerinin iyice çeşitlendiği bir döneme doğru koşuyor dört nala...
Bunlardan biri de, o sırada tüm dünyada nelerin kimsenin aklına gelmediği...
* * *
Örneğin "sıfır"ın alt yazısız bir karikatürü yapılabilir mi, yapılamaz mı?
"Güneş"in karikatürü, kendisine bir insan kimliği verilerek çok yapıldı.
Ama tıpkı, karikatürü yapılabilmiş ilk Cumhurbaşkanımız ismet Paşa'nın karikatürü gibi; görünüşündeki kimliği değiştirilmeden, "güneş"in de alt yazısız karikatürü bir "portre karikatür" olarak hiç yapılmadı.
* * *
Şimdi "sıfır"ın, alt yazısız bir "portre karikatürü"nü yapma yarışması açılsa...
Acaba böyle bir yarışmaya nerelerden kimler katılır ve neler gönderirdi?
* * *
Sonra da gönderilmiş karikatürlerden bir sergi açılsa ve kapısına da şöyle yazılsaydı:
"Lütfen bu sergi size, siyasal hayatımızı hatırlatmasın; TCK 301'inci madde ile suçlanabilirsiniz sonra!"
* * *
Sergiye "kışla" parfümlü nutukçular da koşardı, "cami" parfümlü nutukçular da; ellerinde kalmışları satmak için, balonlu balonsuz bayrakçılar da...
* * *
Elbette son orta boy Denizli depreminde, geceyi 7 derece soğukta dışarıda geçirenlerin aklına, Fransız ihtilali'ni tetikleyen nedenler hiç gelmemiştir.
* * *
Oysa öyle de eğlenceli yönleri vardır ki o ihtilalin; "mevki sahipleri"nin, birtakım kanlı dolaplar çevireyim derken, kendilerinin de o dolaplar içinde nasıl kaldıklarına sade şaşmaz, kahkahalarla da gülersiniz.
* * *
Fransız ihtilali'nin matrakoljik yönünü anlamak için, önce Korsika adasının tarihine bir göz atmak gerekir. Şöyle ki:
1- 15'inci yüzyılın ortalarında Korsika'nın yönetimini, Cenova ele geçirdi. Tıpkı 1204'te Bizans'ı ele geçiren 4. Haçlı seferi sırasında, Ceneviz'in bizim Haliç'teki Galata yakasını da egemenliğine katması ve oraya o koca kuleyi dikmesi gibi...
* * *
2- 1729-69 arasında Korsika'da ayaklanmalar başladı ve ada, kısa bir süre için özerkliğini ilan etti, sonra da 1769'da Fransa krallığına bağlandı.
* * *
3- Ne var ki ingiltere, Korsika adasındaki siyasal hercümerden yararlanarak, adada bir krallık kurdu ve kendisine bağladı.
* * *
4- Fransa krallığı, içine sindiremedi ingiltere'nin domuzluğunu. O da ingiltere'nin egemenliği altındaki Kuzey Amerika'da, bağımsızlık hareketini desteklemek için, "âsiler"in başına ünlü generali Marki de La Fayette'i gönderdi.
* * *
5- ingiltere de, Fransa'nın hınzırlığını içine sindiremedi ve 24 yaşında Londra'da başbakan olan William Pitt, Fransız ihtilalcilerine para yağdırmaya başladı. Yaptığı hesaba göre, 16. Louis devrilecek ve yerine ingiltere'nin dostu olan kardeşi geçecekti.
* * *
6- Sonuç pek kötü ve -karikatüral bir açıdan- pek kahkahalı oldu. William Pitt'in hesapları doğru çıkmadı ve Fransa'da "cumhuriyet" ilan edildi. Sonra da siyaset dünyasında aristokratların yerini, demagoglar almaya başladı.
* * *
"Sıfır"ın, alt yazısız "portre karikatürü" yapılabilir mi, yapılamaz mı?
Yapılamazsa, zamanı unutmak ve kendini kanıtlamak için "yönetim saltanatı"na göz dikenler de; burjuva enternasyonalizminin "üretim saltanatı"na karşı 100 yıl daha dayanamazlar.
* * *
Çünkü "üretim saltanatı", fizikteki yeni buluşlar sayesinde "insanların hayatını kolaylaştırma"ya dönüktür; tıpkı cep telefonları, video-kameralar, internet, görkemli yolcu uçakları gibi...
"Yönetim saltanatı" ise sadece, "mevki sahipleri"nin mevkilerini korumasına dönüktür.
* * *
"Sıfır" deforme edilemiyor, Kozmos'un insan toplumlarını sarmalayan "veriler"i de öyle.
Siyasal nutuklarla depremler engellenemiyor; nasıl ki şimdilerde adına "konjonktür" denilen "değişimler" de...
* * *
"Zaman" gövdesel eğlencelerle unutulduğu gibi, görüyorsunuz ki beyinsel eğlencelerle de unutuluyor...
Üstelik çok da zor değil, insanın kendisine bu tür -kimsenin aklına gelmeyen- eğlenceler bulması...