esasında öyle garip bi olay ki bu kekemelik. uzun süre unutursunuz kekeme olduğunuzu bile, ki şunca yıllık yazarlığımda şu başlığa hiç bununla ilgili şeyler yazmadıysam sakladığımdan değil, önemsemediğimdendi. gecikmeli oldu ama sanırım kekemelik bu yazıyı haketti benden.
küçük yaşlarda başlar, zamanla aşılır. üzerine gitmek çok önemlidir. şöyle ki: siz kaçtıkça o büyür, ne kadar az konuşmaya çalışırsanız o kadar çok kekelersiniz. ama aslında zorlu rakip değildir, siz onu kendinize rakip gördükçe büyür, çünkü o sizsinizdir. siz ne kadar büyümeye çalışıp onu gölgenizin içinde eritmek isterseniz o kadar büyür o da. ilginç kısmı ise yıllar sonra "ben buraydım unutma beni" diye karşınıza çıkıverir, öyle de pis bir huyu var(mış).
sanırım kekemeleri ve kekemeliği tarif edebilecek en güzel tasvir "acemi şöför"dür. manuel vitesle araba sürme olayında acemi olanlara benzerler. sürekli akılları debriyajdadır. debriyajdan ayak biraz açılsa motor stop edebilir. bunun korkusuyla yolda önlerine bakamazlar. aslında kaza da yapmazlar. ama motor durmasın diye akılları hep debriyajdadır ve o motor da hep durur. o önüne değil de ayaklarına baktıkça da durmaya devam edecektir.