Doğaçlama belki ama, rüzgar yok. Konuşmalar ya da sinir bozucu bebek ağlamaları da yok. Gözlerimin üzerinde çığlık atan, içi geçmiş mızmız bir ışık sadece.
Benim değil bu ada. Bu adada yağmur olmaz. insanın tepesine yıkılacak gibi duran kuleleri ve "bu gece ne yapıyoruz taylan?!" ve "hadi buluşalım berna?!"ları olmaz. Olan bitenden bir anlam çıkarma sevdası olmaz.
En yılışık ve de kafa ütüleyici kefenime sarıldım, üşüyorum ulan.
Annem bir şair, babamsa bir müzisyen değildi. Bu yüzden susuşlarım cezbedici ve manalı değil. Geceleri çığırtan bir kargayım en fazla. 2. Sınıf bir ten içinde, nerede susulup nerede konuşulacağını bilmeyen bir tür "keşke!"yim aslında.
Sıkıntı var. Bön bön duvara bakan gözler var. Bir de o kadın. Kalbimin en köhne ve de içi geçmiş köşesinde düşlerime oyunlar batıran kadın var. Hiç bir zaman üzerime yağmayacak olan.
Söyleyemediğim, kalbimin en pembelere bulanmış nemli karanlığında hiçkimseye, kadına söyleyemediğim o kötücül çocuk hıçkırır ellerimde. ağlar mı güler mi belli değil.
Şarkılar seçiyorum.
Hiç benim gibi dinlemeyeceğiniz.