eğer son zamanlarda gördüklerimizin ve yaşadıklarımızın hepsi birden bir kurgu falan değil ise, fena halde bocalamakta olandır.
mısırda artık idareyi eline almış olan sisi hükümetiyle neredeyse kanlı bıçaklıyız. bu konuda batılı devletlerin desteğini de alamıyoruz. suriyede esede karşı en düşmancıl tavrı sergileyen ülkeyiz. bu konuda da batının desteğini alamadığımız gibi, bir de durduk yerde iran ve rusya gibi yakın komşularla ilişkilerimiz bozuluyor milli çıkarlara ters olarak. merkezi ırak yönetimiyle aramız bir süredir bozuk. buna esas sebep olarak da türkiyenin son dönemlerde kuzey ırak kürt yönetimiyle olan iyi (belki fazla samimi) ilişkileri gösteriliyordu. fakat son dönemdeki gelişmeler neticesinde görülüyor ki kobane meselelerine paralel olarak kuzey ırak kürtleriyle de aramız bozuldu. barzani erdoğan/davutoğlu ilişkileri bundan nasıl etkilenir onu zaman gösterecek fakat politik açıdan pek de olumlu seyretmeyecekmiş gibi görünüyor.
batı ise erdoğana yönelik tepkilerini her geçen gün biraz daha cesur bir şekilde dile getirmeye başladı. biden'ın açıklamaları bana kalırsa sadece bir gaf olmaktan öteydi. amerikanın türkiye algısını göstermesi açısından oldukça önemliydi. bu bakımdan belli ki batıda "bizim en büyük problemimiz ortadoğudaki müttefiklerimiz" şeklinde bir algı yaratılmaya çalışılıyor. yani bir bakıma abd ve esada karşı koalisyon oluşturmuş olan müttefiklerin kamuoyuna günah keçisi olarak sundukları ülkelerin başında geliyoruz şu an.
öte yandan aynı anda hem ışid tarafından hem de pkk ve türevi örgütler tarafından tehdit altındayız. son zamanlarda sığınmacı adı altında ülkeye alınan milyonlarca insanla birlikte belki bu örgütlerin bazı militanlarının da ülke içine sızmış olmaları ihtimali var. şu şartlar altında, kevgire dönmüş sınırımızda ve metropollerde güvenlik nasıl sağlanacak, tam bir soru işareti.
velhasıl özet olarak aynı anda bu kadar fazla düşmana sahip olup 10 yıl öncesine göre daha dostane ilişkiler geliştirebildiğimiz tek bir ülkenin dahi olmaması galiba başarısızlıkta bir son nokta!