1 aydır kanlı canlı içinde bulunduğum program. az biraz vaktim oldu ve şoyle bir genel goruşlerimi yazayım dedim.( evet çılgınlar gibi eğleniyoruz ve parti yapıyoruz burda. bunu okuyup eksi basma, geri kalanını da oku ey sozluk ahalisi, amaç kimseyi yermek değil.)
Oncelikle, erasmusa gidecek arkadaşlara ilk tavsiyem geliyor: ingilizce oğrenmeden buraya gelmeyin. rica ediyorum gelmeyin. millet o kadar ülkeden toplanmış, ortama dalsanız genel kültür havuzu, ama ingilizceniz yetersiz olduğu için bir köşede oturursunuz. şuan bulunduğum yerde bir türk grubu var ki(aynı zamanda benimde birlikte geldiğim arkadaş grubu) tam bir çete oldular, ayrılmıyorlar birbirlerinden, kendi aralarında gelişen bir erasmus arkadaşlığı söz konusu. bu sadece sizle de alakalı değil, burda insanlar gerçekten ülkelerini temsil ettiklerinin farkındalar, konuşurlarken bunu hissedebiliyorsunuz(tabiki ayıkken konuştuklarında). speaking' inizi akıcı bir seviyeye getirmeden erasmusa nolur gelmeyin, memleketi geçtim kendiniz için büyük hata yaparsınız. küçümsemek gibi olacak, ama elin gabonlusunun sean connery ingilizcesi konuştuğu yerde, koşede elinizde biranızla oturmanıza sizi bırakın, benim içim elvermez.
gelmeden gideceğiniz yer hakkında araştırma yapın. nerden sim kart alınır, nerelerde yemek yenir, işlem yapacağınız devlet binaları nereleri, fakültenize nasıl gidersiniz, bunları oğrenin. sonra salak salak etrafta dolanıp etrafınızdaki arkadaşlarınızı 'şunu nasıl yapacağım, bunu nasıl edeceğim?' diye bunaltırsınız.
en onemli bir başka faktör: üzerinizdeki türk çekingenliğini atın. özellikle de kızlar. burda konuştuğunuz kimse sizi yemeye kalkmayacak(kısmen). tanıştığınız her insan, sizin erasmusunuza bambaşka bir boyut katabilir, bunu unutmayın. biri sizi dışarıya çağırdığında sakın ' bu akşam başım ağrıyor' diyip çıkmamazlık etmeyin, erasmus' un amacı zaten sizi yıllardır pineklediğiniz evinizden veyatta yurdunuzdan çıkartıp farklı ortamlara sürüklemek. hiçbir fırsatı geri çevirmeyin. bir arkadaşınız sizi badminton' a bile çağırsa gidin, kesinlikle yeni bir şey oğrenirsiniz.
seks ve bilimum fiziksel ilişki hakkında sadece şunu soyleyeceğim: koşturun koşturmasına hakkınızdır, hem türk erkeklerinin hemde türk kızlarının, ama etrafta deli dana gibi de dolaşmayın. gerçekten vakit geçirebileceğiniz, gerektiğinde nehir kenarına gidip pazar gününü geçirebileceğiniz veya karaokeye gidebileceğiniz arkadaşlarınız da olsun.
dil öğrenin. ' amk sokarım dersine, ben buraya eğlenmeye geldim' kafasında iseniz bile, bir dil kursuna katılın. haftada iki günü geçmez, dersleri kaçırmadan takip edin. geldiği ülkenin dili olmadığı halde burda korece kursuna yazılan bir kızla tanıştım dün, küçük dilimi yutacaktım.
yaşadığınız her zamanın keyfini çıkarın. gerçekten çok güzel bir program bu, gitmeyenler büyük ihtimalle gidemedikleri için bok atacaktır ama hiç aldırmayın. daha fazla övmek istemiyorum ama farklı ülkeler ve kültürler tanımak bulunmaz bir nimet. ayrıca bu programda yemin ediyorum kendinizi tanıyacaksınız. bazılarınız yemek yapmayı, bazılarınız temizlik yapmayı, bazılarınızda başka şeyleri burada ilk kez öğrenecek/yapacak. sınırlarınızı ve neyi yapıp neleri yapamadığınızı anlayacaksınız.
son olarak: mümkünse google maps' i açın, okulunuzun anlaşmalı olduğu üniversitelerin şehirleri ile bulunduğunuz şehrin arasını hesaplayın ve yine mümkünse en uzakta olana gidin. çok ciddiyim bu konuda.türkten zaten kaçamazsınız, onu bi kenara yazın. bu dünyada zaireye bile gitseniz sokakta biri ' hey hemşehrim' diye arkanızdan gelecektir. ama şu bir gerçektir ki, erasmusun keyfine ülkenize en uzak kültürlerin olduğu yerlerde daha çok varırsınız.