ayn el arab konusunda takındıkları kobane tavrıyla çarşı gibi onlar da kendilerinden soğutmuştur.
sömürge zihinlerce yönetilen ülkelerin hepsinde siyasetin böyle bir açmazı vardır. sağişbirlikçi, solkompradordur. türkiye özelinde solculuğun yansıması da kürtçülük üzerinden yürüyor. tkp ve ödp bu haltı yıllarca yediler ve sonunda akp destekli pkk'nın biti kanlanınca ilk kendilerine saldırdı. ikisinin de durumu ortadadır.
bir tek türk ve türkiye sevdalısı olamıyoruz. bu ne tekyumruk ne çarşı ne de tek tek siyasi partilerin sorunudur. genel olarak toplumun algısını belirleyen kitleyle ilgilidir çünkü onlar da emperyalistlerin maşalığından ileri gidememektedirler.
ne yazık, 1980'e kadar sol da sağ da yurt sevgisinden yapıyordu ne yapıyorsa. bu uğurda her iki tarafın da doğruları ve daha çok yanlışları da oldu ama amaçları hep türkiye'yi güzelleştirmekti. onlar birbirlerini yerken arkada durup gaz verenler kimlerdi? dinci ve bölücüler. 1980'de amerikan emriyle yapılan darbenin yetiştirdiği nesiller bu ikisinden birine yönelmek zorunda kaldılar.
işte günümüzde de bunun bedelini ödüyoruz. toplumun bir bölümü "biz milliyetçiyiz, akp'liyiz"; diğer taraf ayn el arab'a kobane, diyarbakır'a amed diyor.
hâle bakın: seçimlerde en yüksek oyu alan akp'nin muhatap aldığı tek parti pokökü'nün siyasal kanadı ve aldıkları oy %5 civarında. yani ülkenin %50'sinin temsilcileri ülkeyi kafalarına göre yağmalıyor ve pay ediyor. kalan %50'yi temsil etmesi gerekenler ise hâlâ siyaset peşindeler.
işin ilginci tüm bu yapıların tabanları sıkışmış durumda. bdp'nin tabanı pokökü silahlarının gölgesinde, chp'nin tabanı kemal kılıçdaroğlu'nun akp'nin 5 yıl önceki söylemlerinde, mhp'nin tabanı kendisine tasmalı köpek muamelesi yapan ve hâlâ akp'den oy tırtıklamak için siyaset peşinde koşan devlet bahçeli'de; akp tabanı ise recep tayyip erdoğan'ın sürekli kendilerine pompaladığı hayâli düşmanlar ve korkularda... yazık ki ne yazık!