ismine a diyelim, bir tanıdığım vardı. adam evli, ama nasıl güzel yüzü var anlatamam. eğitimi, işi, eşi, ailesiyle parmakla gösterilen cinsten. eşiyle aşık olarak evlendi, ama ne aşk. kızın ailesi doğulu ve aleviydi, a ise sünni ve istanbullu bir ailenin biricik oğlu. kıyametler koptu bu çift birbirine kavuşsun diye. evleri tutuldu suadiye de, dayanıp döşendi, çok güzel de bir düğünle evlendiler. her şey güzel gidiyordu bakıldığında. her yıl dönümlerini, evlenmeleri için yardımcı olan iki arkadaşıyla tatilde kutluyorlardı. evliliklerinin beşinci yıl dönümlerinde yine o iki arkadaşıyla tatile çıktılar, bu sefer istikamet avşa adasıydı fakat konu farklıydı. a ve eşi boşanmak istiyorlardı.
nasıl, neden? birine mi aşık oldun? aldattın mı? ne oldu? diye sorular sıralanırken a ve eşi gülümsedi, kadın söze girdi hayır. a gay olduğunu farketti. bunu farketmesi için de çok sevdiği ve güvendiği insanla beş sene geçirmesi gerekti. dedi. iki arkadaşı şoktaydı. bitmedi, sazı a aldı eline ayrıca zenne olmak istiyorum dedi, kariyeri, el alemi, herkesi hiçe saydı. kızın doğu kültürüyle büyüyüp buna anlayışla yaklaşması, a nın her şeyi hiçe sayması çok şaşırtmıştı. evlenmek için her iki aileyide ikna etmek için uğraşan o iki arkadaş, şimdi her ikisine de destek olmak için kolları sıvayacaktı, yaptılar da.
Şimdi üstünden 4 sene geçti bu hikayenin, a kanada ya yerleşti. orada gece programlara çıkıyor, bir de sevgilisi var mutlu olduğu. a nın ailesi boşanma sonrası kızlarını reddettiği için, a ve a nın ailesinin verdiği maddi destekle kendine minik bir pastane açıp hayatını sürdürüyor.
aşka şimdilik kapıları kapalı ama kocamı kaybettim, dost kazandım. onu, sadece onu mutlu edecek kararlarında bile destekleyecek kadar çok sevdim diyor. ve o çifti her andığımda benim gözlerim doluyo, dudaklarıma kocaman bir gülümseme yerleşiyor.